Ankaralı Gül Baba hakkında bütün Ankaralılarca bilinen tek hikâyeye “Ankara Evliyaları” isimli eserde yer verilmiştir: “Gül Baba’nın varlığı 24 yıl evveline kadar bilinmiyordu. 1961 yılında yol açma çalışmalarının sürdürüldüğü bir sırada, yol açma aracı greyder bıcaklarının belli bir noktada kalmas..
Ashâbtan Câbir b. Abdullah (r.a) bir rüyasında; büyük ineklerin küçük inekleri sağdığını, hastaların sağları ziyaret ettiğini, kuru bir çay kenarında yemyeşil bahçeler bulunduğunu, minberde (hutbe okunan mekân) koca koca putlar durduğunu gördü. Bu, sıradan bir rüyaya benzemiyordu...
Peygamber Efendimiz, hicretin 6. Yılında gördüğü sâdık bir rüyaya istinaden, umre niyetiyle hazırlık yapmalarını ashabına tavsiye buyurdu. Bu buyruk, Medine’de büyük yankı bulmuş, heyecana yol açmıştı. ..
Ey taassuba kapılan, hep yerip kınayan, sonra da sevgiden bahseden kişi! Madem akıllıca laflar ediyor, iç aleminden bahsediyorsun neden batılda ısrar ediyorsun? Halifelikte kapma, çalma falan yok. Ey gerçeği göremeyen, nasıl olur da Hz. Ebubekir'le Hz. Ömer böyle kötü bir iş yapar? Eğer o ikisi hal..
Büyük seferlerimizin birçoğunun zaferle sonuçlanmasında; askeri ve siyasi başarımızın yanı sıra, ozanlarımızın çabaları, erenlerimiz ve dervişlerimizin manevi fethi de kuşkusuz etkili olmuştur. Ordu sefere çıktığında askerlerin ruhlarını güçlendirmek için; dervişler ve ozanlar da sefere katılıyordu...
Murâkabenin hakîkati, Rakîb’i (murâkabe edeni) gözetmek ve himmetini tamamen ona çevirmektir. Başkasından ötürü herhangi bir işten sakınan bir kimseye ‘Filan adamı murâkabe edip onun tarafını gözetti’ denir. Bu murâkabeden gaye, kalbin bir durumudur. O durum, marifet çeşitlerinden birinin meyvesidir..
Eserde, Peygamberimiz Efendimiz Hz. Muhammed Mustafâ sevgisinin millî tarihimizin en parlak sayfalarında hangi boyutlarda yer aldığı ve bu sevginin milletimizde meydana getirdiği aksiler diler getirilmektedir...
İnandığı yüce değerler sebebiyle müslümanın başkalarını taklide asla ihtiyacı yoktur. İnsan daima en doğru ve en güzel olana talip olmalıdır. Her geçen gün, geçen günleri aratır hale gelmiştir. Korkunç bir günah furyası almış yürümüştür. Kumarın, zinânın içkinin alabildiğine yaygın hale geldiği top..
Konuşmalar'dan anlaşıldığına göre Şems, 642 hicret yılı Cemaziyelahır ayının yirmi altıncı günü Konya'ya gelmiştir. (M. 48). O Mevlânâ ile ilk buluşma hakkında Eflâkî'nin verdiği bilgi ile Molla Câmi'nin Nefahat-ül-üns'de ve bizzat Makalât metninin 56'ncı sahifesindeki Arapça pasajda biraz değişik b..
... Öte taraftan meleklerin dua ve istiğfarlarını kazanıyoruz, ne büyük mutluluk değil mi? Üzüntümüze, bizim oruçlu halde iken iştahımızı, yeme-içme arzumuzu kamçılayan hareketlerine karşılık, ötelerden gelen ilâhî destekli meleklerin duaları… Mü’min kardeşim, bütün bunlar bizlere yetmez mi? Kend..
Birisi, “Gece-gündüz canım da, gönlüm de kapınızda hizmet etmede; fakat Moğollarla uğraşmaktan, onların işleriyle oyalanmaktan vakit bulup da kapınıza gelemiyorum” dedi. Mevlânâ buyurdu ki: “Bu işler de Allah işi; çünkü Müslümanların emin olmalarına, aman bulmalarına sebep olmada. Onların gönüller..
Mısralar çift kanatlıdır sanki, Zikreder, Kur’ân okur, namaza durur, muhasebe eder, yalvarır ümitle Rabbine.....
Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: “Allah bir kulu hakkında hayır dilerse, onu din ilimlerinde anlayışlı kılar. Nefsinde mevcut ayıpları görmeyi kendisine nasip eder.” Din işlerinde derin bilgiye sahip olmak, nefsin bilinmesini sağlar. Dolayısıyla Yaratan'ın kuvvet ve kudretini... O’nun ..
“Ben ilahi tecelli ile yerinden kopmuş, parçalanmış bir dağ gibiyim.” • Bu nefisten, heva ve hevesten kurtuldum. Bunların dirisi de bela, ölüsü de bela. Hâlbuki ben, ister diri olayım, ister ölüp gideyim, yerim, yurdum Allah’ın lütfundan başka bir yer değildir. • Ey susmak! Benim özüm sensin, sev..
Öncelikle faziletli, adaletli, iffetli, izzetli, cesur, vakur, hoşgörü sahibi, dost, mütevazı ve mütebessim, gösteri ve gösterişten kaçınan kıble yürekli insanlardı… Osmanlı atalarımız, tanısınlar tanımasınlar, “Gülümseyiniz, müminin mümine gülümsemesi sadakadır.” hadisi ve “Selamı yayınız!” tavs..
Mustafa, bir gün, dostlarından birinin cenazesiyle ve dostlarla mezarlığa gitti. Onun mezarına toprak doldurdu, tohumunu yeraltında diriltti. Bu ağaçlar, toprak altındaki insanlara benzerler. Ellerini topraktan çıkarıp; halka doğru yüz türlü işaretlerde bulunurlar, duyana söz söylerler. Yeşil dill..