Bu fasılda virdin mahiyetini ve bilinen evraddan daha fazlasına talib olan ariflerin hallerini anlatacağız. Şunu bilin ki vird; gece veya gündüzden belli bir vakit için kullanılan isimdir. Bu vakit, kulun üzerine tekrarlı olarak varid olur ve kul, bu vakti Allah Teâla’ya yakınlaşma yolunda harcar. ..
Hz. Ömer der ki: “Müslüman olup da dövülmeyen, dövmeyen bir kimse görmedim. Ancak, benim payıma bunlardan hiçbir şeyin düşmediğini gördüm. Kendi kendime: ‘Müslümanlar musibete uğrarlarken, ben musibete uğramamak istemem!’ dedim. Müslüman olduğum gece, kendi kendime düşündüm ki: Mekke halkından, ..
Her yıl özlemini çektiğimiz vatanımıza bin bir meşakkat içerisinde geliriz. Aslında biz gurbetçilerin çilesi, tatile vatana gelme özlemi, tatil bitip de buradan döndükten sonra başlar. Dostlar “hoşgeldine” gelirler, karşılıklı ziyaretleşmeler ve bu esnada hep gelecek yıla ait izne gidiş hazırlıklar..
Hicretin 7. yılında idi ki; Müslüman olduğunu açıkladığı halde münafıklıktan ayrılmayan ve sihirbazlıkta çok maharetli olan Yahudi Lebid b. A’sam’a, Yahudilerin elebaşları: “Ey Ebu’l-A’sam! Sen bizim en bilgili sihirbazımızsın! Muhammed bizim erkeklerimizi ve kadınlarımızı sihirledi, büyüledi. Biz ..
Bil ki, şu dünyaya dalan, onun süsüne aldanan ve şehvetlerine aşırı derecede muhabbet eden kimsenin kalbi, hiç şüphesiz ölümü zikretmekten gafil kalır. Hatırlatıldığı zaman da hoşlanmayıp ondan tiksinir. Onlar, Allah'ın (c.c) haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:..
Hz. Peygamber bir hadisinde "Bizim orucumuzla Ehl-i Kitap'ın [Yahudi ve Hristiyanlar] orucu arasındaki fark, sahur yemeğidir" buyurmuşlar. Diğer bir hadisinde de: "Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa, onun yeme-içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur." buyurmuşlardır...
Sevgili Peygamberimizin müjdesine nail olabileceğimiz bir aya kavuşmuş bulunuyoruz. Efendimizin müjdesini her gün yeniden hatırlamakta fayda var...
Günlük hayatımızda insanı en çok üzen ve üzerinde düşündüren konulardan biri, belki de üzerinde en çok durulması gerekeni, çok basit, hatta cevizin kabuğunu doldurmayacak kadar bayağı küçük meselelerden dolayı insanların bir birlerinin kalplerini kırmaları, gönüllerini incitmeleridir. Bu tür olaylar..
Berat, berâet kelimesinin Türkçedeki kullanışı olup berî olma, aklanma, temiz ve suçsuz çıkmak demektir. Kamerî aylardan olan Şaban ayının on beşinci gecesini değerlendirenler de tevbe ve istiğfarlarla günahlardan temizlenip arındıkları için o geceye Berat gecesi anlamında “Leyle-i Berat” denilmişti..
Aziz müslümanlar miraç kandilinin bütün insanlığa hayırlar getirmesini, dalalette olanlara hidayetin nasip olmasını Cenab-ı Allahtan temenni ediyorum. Müslümanlar için hayırlı olsun, hayırların fethine vesile olsun. O bakımdandır ki bugün ki hutbemin konusu miraç kandili hakkında olacaktır...
Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten işitendir, görendir. (İsrâ, 1)..
Bütün edepler Resûlullah Efendimiz'den (s.a.v) alınıp öğrenilir. Çünkü O, zahirî ve batınî bütün edeplerin kaynağıdır. Allahu Teâlâ, O’nun Mi'rac'da ilâhî huzurdaki güzel edebini şu âyetiyle haber vermektedir: “(Huzurumuzda) onun gözü (başka şeylere) kaymadı, haddi de aşmadı.” (en-Necm 53/17)..
Rasulullah s.a.v. Efendimiz, ölüm halinde bulunan bir gencin yanına gitti. Gence: – Kendini nasıl buluyorsun, diye sordu. Genç: – Allah Tealâ’nın rahmetini umuyorum. Günahlarımdan da korkuyorum, dedi. Bunun üzerine Efendimiz s.a.v.: – Bir kulun kalbinde bu ikisi bir araya gelirse, Allah Tealâ o ku..
Allah Teâlâ, Kâbe olarak isimlendirdiği Evi'ni her yıl altıyüz bin kişinin ziyaret edeceğini vaat etmiştir. Bu sayı eksildiği takdirde Allah Teâlâ meleklerle sayıyı tamamlayacaktır. Bu sayede Kâbe bir gelin gibi sarılacak, onu ziyaret eden herkes, Örtülerine sarılarak onunla birlikte cennete girme..
Yaradılışın amacı Allah´ı tanımak ve O´na (cc.) kullak etmektir. İbadet Allah´ın emirlerini yapmak ve nehiylerinden sakınmaktır...
Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır. Âl-i İmrân / 104..