Muridan
Beytü'l-Haram’ın Faziletleri

Beytü'l-Haram’ın Faziletleri

Allah Teâlâ, Kâbe olarak isimlendirdiği Evi'ni her yıl altıyüz bin ki­şinin ziyaret edeceğini vaat etmiştir. Bu sayı eksildiği takdirde Al­lah Teâlâ meleklerle sayıyı tamamlayacaktır. Bu sayede Kâbe bir gelin gibi sarılacak, onu ziyaret eden herkes, Örtülerine sarılarak onunla birlikte cennete girmeye çalışacaktır. Bir hadis-i şerifte Allah Resulü'nün (sav) şöyle buyurduğu riva­yet edilmiştir: "Hacer-i Esved, cennet yakutlarından bir yakuttur." (Tirmizî, Hac/49; İbn Hanbel, 11/213, 214)

 
Hacer-i Esved, Kıyamet günü iki gözü ve dili olduğu halde diril­tilecek ve konuşacaktır. O, kendisine istilâm edenler için doğruluk üzere şahitlik edecektir. Allah Resulü (sav) onu çok öperdi.
 
Bir hadiste de O'nun Hacer üzerine secde ettiği rivayet edilmiş­tir. O, devesinin üzerinde tavaf ederken, asasını ona doğru tutar, sonra da asasını öperdi. Ömer (ra) de onu öpmüş ve şöyle demiştir: Biliyorum ki sen, ne yararı, ne de zararı olan bir taşsın. Allah Re­sulü'nü (sav) seni öperken görmeseydim, seni öpmezdim. O bunu söyledikten sonra hıçkırıklara boğularak ağlamıştı. Arkasında dön­düğünde Ali'yi (kv) görmüş ve ona şöyle demiştir: Ey Eba Hasan, buracıktan ne ibretler alınıyor!
 
Ali (kv) de şöyle dedi: O, yarar da verebilen, zarar da verebilen bir taştır. Ömer (ra) 'Nasıl olur?' diye sorunca şu cevabı verdi: Allah Teâlâ, yarattıklarından bir ahit aldı ve onlar için bir yazı yazarak onu bu taşın içine yerleştirdi. O, mümin için vefakârlık, kâfir için nankörlük ettiği yönünde şahitlik eder. Hatta Müslümanların onu istilâm ederken Söyledikleri, 'Allahım! Sana iman ederek Kitabı'nı tasdik ederek ve ahdine vefa ederek' ifadesinin de bunu kastettiği belirtilmiştir. Onlar, bu sözlerle, o yazıyı ve Allah Teâlâ'nın aldığı ahdi kastetmekteydiler.
 
Bir hadislerinde de Allah Resulü'nün (sav) şöyle buyurduğu ri­vayet edilmiştir: "Toprak önce benim için yarılır. Sonra Baki mezarlığına giderim ve oradakiler benimle birlikte haşredilir. Sonra Mekke halkına giderim, onlar da Haremeyn'in arasında haşr olunurlar."
 
Başka bir hadiste de şu ifade yer almaktadır: "Âdem (as) hac menâsikini eda ettiği zaman melekler karşısına çıkarak 'Haccın kabul edildi ey Âdem!' derler". Başka bir hadis ise şu mealdedir: "Allah Teâlâ her gece yeryüzü sakinlerine nazar eder. İlk nazar et­tiği Harem-i Şerif halkıdır. Harem halkından O'na ilk bakanlar da, Mescid-i Haram'ın müdavimleridir. Allah Teâlâ tavafta gördükleri­ni bağışlar. Namazda gördüklerini de bağışlar. Kıbleye dönük ola­rak uyuyor gördüklerini de bağışlar."
 
Ebû Türab en-Nehaşî'ye Abadan'da namazın hükmü sorulmuş­tu. Şu cevabı verdi: Mescid-i Haram'daki uyku, Abadan'daki na­mazdan daha faziletlidir. Evliyadan bir zata keşf nasip olmuş ve şöyle demiştir: Bütün serhat boylarının Abadan'a, Abadan'ın da Harem-r Şerifin hazinesi ve Mescid-i Haram halkının limanı olan Cidde'ye yöneldiğini gördüm. Mekke'de bir yıl kaldım. Oradaki pa­halılık beni dara düşürmüş ve sıkıntı çekmeye başlamıştım.
 
Bir gece rüyamda, önümde duran iki şahsın, konuşmalarına şa­hit oldum. Biri diğerine şöyle diyordu: Bu beldede her şey kıymetli. Sanki pahalılığı kastediyor gibi idi. Diğeri ise şöyle dedi: Mevki kıymetli olduğu için buradaki her şey de kıymetlidir. Malların sana ucuz gelmesini istiyorsan, onları mevkinin itibarına kat, o zaman ucuz görürsün. 
 
Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb (Kalplerin Azığı), III, 391-392.

Top