Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Ben de dâhil bütün peygamberlerin söylemiş olduğu en faziletli söz ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh’tir. (Allah’tan başka ma’bud yoktur. Allah birdir; O’nun ortağı yoktur!)” (Kitâbü’l-Hacc)
Ebû Hureyre naklediyor: Hz. Peygamber'e kıyamet günü senin şefaatına nail olacak en mesut kişi kimdir? diye sordum. Şöyle cevap verdi.
"Kıyamet gününde şefaatimle en mutlu olacak kişi, gönlünden gelerek samimiyetle "lâ ilâhe illallâh" diyen kişidir" dedi. (Buharî, İlim, 33.)
“Kim ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerike leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr’ (Allah’tan başka ma’bud yoktur. Allah birdir; O’nun ortağı yoktur. Mülk O’nundur ve hamd O’na mahsustur. O, her şeye kâdirdir) sözünü her gün yüz defa söylerse, bu kendisi için on köle âzâd etmeye denktir. Aynı zamanda kendisine yüz iyilik yazılır ve defterinden de yüz kötülük silinir. O gün akşama kadar şeytanın şerrinden korunur. Bu sözleri kendisinden daha fazla söyleyenler müstesna, hiç kimse de onun yaptığından daha üstün bir amel yapmış olmaz.”(1)
“Abdestini güzelce aldıktan sonra gözlerini göklere çevirerek ‘Ben Allah’tan başka ma’bud olmadığına, O’nun bir olup ortağı olmadığına ve Hz. Muhammed’in de O’nun kulu ve de Rasûlü olduğuna şâhidlik ederim’ diyen kul için cennetin bütün kapıları açılır. Böylece bu kişi cennete istediği kapıdan girebilir.”(2)
“Lâ ilâhe illallah diyenler için, ne kabirlerinde ve ne de mahşer gününde herhangi bir yalnızlık ve üzüntü yoktur. Sûr’un üfürülmesi anında bu kişilerin başlarından topraklar saçıldığı halde kalkarak ‘Hamd, bizden üzüntüyü uzaklaştıran Allah’a mahsustur. Rabbimiz affedici ve şükredenlerin şükrünü kabul edicidir’ dediklerini şimdiden görür gibi oluyorum.”(3)
Hz. Peygamber, Ebu Hüreyre’ye şöyle der: “Ey Ebu Hüreyre! Can çekişen kimseye lâ ilâhe illallah’ı telkin et; zira lâ ilâhe illallah, günahlar yığınını yıkıp târûmâr eder’. Ebu Hüreyre’nin ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Bu ölüler için böyle...
Peki diriler için durum nasıldır?’ diye sorması üzerine de şöyle buyurur: ‘Diriler için, günahları daha fazla ortadan kaldırıcıdır.’ ”(4)
“İhlâsla lâ ilâhe illallah diyen kimse cennete girer.”(5)
Hz. Peygamber bir gün: “Cennete girmekten imtina edip Allah’tan, ürken develerin sahiplerinden kaçışı gibi kaçan kimseler müstesna hepiniz (mü’min olduğunuz için) cennete gireceksiniz” buyurdu. Bunun üzerine: ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Cennete girmekten imtina ederek Allah’tan ürküp kaçanlar da kimlerdir?’ diye soruldu. Rasûlullah buna şöyle cevap verdi: ‘Kim lâ ilâhe illallah demezse işte o, cennete girmekten imtina etmiş ve Allah’tan ürkerek kaçmıştır.
Bu bakımdan onunla aranıza perdeler gerilmeden önce bu mübarek kelimeyi çokça söyleyin; çünkü tevhid ve ihlâs kelimesi budur. Takvâ kelimesi ve kelime-i tayyibe budur. Bu kelime hakkın daveti ve kopmaz kulpudur. Bu kelime aynı zamanda cennetin de bedelidir.’ ”(6)
Berâ b. Âzib, Hz. Peygamber’den şöyle rivayet eder: “Kim on defa ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadîr’ (Allah’tan başka ilah yoktur. Allah tektir ve O’nun ortağı yoktur. Mülk ve hamd O’na aittir. O herşeye kâdirdir) derse, bir köle âzâd etmekten elde edilen ecre denk bir ecir elde etmiş olur.”(7)
Amr b. Şuayb, babasından, o da kendi babasından Rasûlullah’ın (s.a) şu hadîsini rivayet etmektedir: “Kim günde iki yüz defa ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr’ derse kendisinden önce gelen hiçbir kimse onun önüne geçemediği gibi, kendisinden sonra gelen hiçbir kimse de ona yetişemez. Ancak onun bu amelinden daha faziletli bir amelde bulunan kimse müstesnadır.”(8)