Ten kafese benzer. Girenlerin, çıkanların, insanla dostluk edenlerin aldatmasıyla can bedende dikendir. Bu, “Ben senin sırdaşın olayım” der. Öbürü “Hayır, senin akrânın, emsalin benim.” der...
Bir hadis-i şerîfte, "Âlimler, peygamberlerin vârisleridirler." buyrulmaktadır. Peygamber Efendimizi (s.a.s) gerçek anlamda temsil edenler hiç şüphe yok ki O'nun ahlakıyla ahlaklanan, ilmiyle âmil olan mürşid-i kâmillerdir. Bu zâtları ziyâret etmenin sevabı tarif edilemez. Yeter ki niyetimiz halis o..
Enes b. Mâlik anlattı: "Peygamber (s.a.v.) Zevra'daydı. İçinde, parmaklarım örtmeyecek kadar su bulunan bir kap getirildi. Rasûlullah (s.a.v.) ashabına abdest almalarım emretti. Avucunu suyun içine koydu. Su parmaklarının arasından ve uçlarından kaynamağa başladı. Böylece orada bulunanlar abdest..
Sehiv secdesi; "yanılma ve unutma secdesi" demektir. Namazın farzlarından birinin tehiri (geciktirilmesi) veya vaciplerden birini terk ve ya tehiri halinde yapılması gerekir. ..
Bil ki, şu dünyaya dalan, onun süsüne aldanan ve şehvetlerine aşırı derecede muhabbet eden kimsenin kalbi, hiç şüphesiz ölümü zikretmekten gafil kalır. Hatırlatıldığı zaman da hoşlanmayıp ondan tiksinir. Onlar, Allah'ın (c.c) haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir: "De ki: Sizin kendisinden kaçtığı..
1- Ramazan orucu, kamerî aya göre tutulur. Bu da, bazan 30, bazan da 29 gün çeker. 2- Her yıl, Ramazan hilali görülünce tutulmaya başlanıp, Şevval hilalinin görülmesiyle sona erer...
Akraba da olsa, zaruret olmadıkça, bir kabre, iki kişi gömülmez. Ancak ihtiyaç halinde bu caiz olur. Örneğin Bedir Savaşı'nda kefen bulunamadığı için bir kabre iki şehid gömülmüştür...
Hadis âlimleri, çok yüksek insanlardır. Râvîleri ile beraber, yüz bin hadîs-i şerîfi ezbere bilene "hâfız" denir.İki yüz bin hadîs-i şerîfi ezbere bilene "şeyhu'l-hadîs" denir. Üç yüz bin ezberleyene, "huccetü'l-İslâm" denir. ..
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Allah'ı zikretmek için bir mecliste oturanları, melekler, halka çevirerek kuşatırlar. Allah'ın rahmeti kendilerini kapsar ve Allah Teâlâ, onları nezdinde bulunan kimselerin yanında anar." (İmam Ahmed, Ebu Ya'lâ ve Taberânî) "Sadece Allah rızası için bir araya geli..
Daha sonra Dinarkom köyüne tayin olunan Alvarlı Efe Hazretleri, I. Dünya Savaşı’na kadar burada kalmış, 16 Şubat 1916’da Rusların Erzurum’u işgali üzerine, Erzurum’a göçerek, babasını Erzurum’a bırakıp.....
Ey evlat! Perişan hâline en uygun şey, bendedir. Söyleyeyim: Hiç kimseden bir şey alma. Kimsenin vergisini bekleme. Anlayamadığını kimse anlatamaz...
Mekke’nin fethi günü Resûlullâh anahtarı aldı. Kime isterse verebilirdi. Sonra bana iade etti. Verirken de: “Ey Ebû Talhaoğulları, emaneti -sürekli, olarak sizde olmak üzere- işte alınız! Bu emaneti, bu hakkı, sizden kimse alamaz, meğerki zalim ola!” buyurdu...
“Mutlak zikir kemâline masruftur.” fehvasınca, veli, kutup, gavs, keramet vb. kavramlar işitildiğinde akla ilk gelen isim şüphesiz Şeyh Abdülkadir Geylânî’dir. Zira İslâm tarihinde adı bu kavramlarla yan yana gelen en meşhur kişi odur. Onun için de sultanu’l-evliya, kutbu’l-a’zam, gavsu’l-azam, kutb..
Halifeler döneminde, dünyanın büyük bir bölümünü hâkimiyeti altında bulunduran Roma İmparatorluğu'ndan Medine şehrine bir elçi gönderildi...
Âlimlerde söz, davranış ve bilgilerinin kendilerine hâl olması, kalplerindeki bazı değişikliklerin sükûnet bulması, ilme'l-yakin bildiklerini ayne'l yakin görebilmelerini sağlamak için ehil bir mürşide muhtaçtırlar...
Abdülkadir Geylani Hazretleri'nin kerametlerinden biri de şudur: Bağdatlı tüccarlardan biri Şam'a ticarete gitmek isteyip, bunun kendisi hakkında hayırlı olup olmadığını öğrenmek için Şeyh Hammad'a sormuştu...