Muridan
Zikir; İbadet ve Taatin Özüdür, İliğidir - Zülcenâheyn

Zikir; İbadet ve Taatin Özüdür, İliğidir - Zülcenâheyn

اخرج  البيهقى  فى شعب عن ابى الجوزا قال:  قال رسول الله عليه السلام: اكثروا  ذكرالله  حتى يقولوا المنافقون انكم مراؤن (مرسل). و وجه  الدلالة  من  هذا  والذى  قبله  ان  ذلك انما يقال عند الجهر دون الاسرار.  Hadisi el-Beyhakî, Ebû Cevzâ’dan tahriç etmiştir. Ebû Cevzâ buyuruyor ki; Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ``Münafıklar size, mürâî deyinceye kadar Cenâb-ı Allah’ı çokça zikrediniz.´´ (Hadis mürseldir.)                Bu hadisde cehrî zikre işaretler vardır. Hafi ve cehrî zikir ne demektir? Zikir; anmak, hatırlamak demektir. Sûfî ıstılahında ise zikir; Allah adının veya diğer esmâların, 24 saatte bir olmak üzere tekrar edilmesidir. Ekseriyetle bu, sûfîler arasında zikrullah olarak kullanılmaktadır. Bunun cemi, yani çoğuluna ``ezkâr´´ denmektedir ki, zikirler manasınadır.

          
           Sûfîlerce zikir dört şekilde yapılmaktadır:
            1. Hafî (gizli) zikir
            2. Cehrî (alenî) zikir
            3. Kalbî (kalple) zikir
            4. Lisânî (dille) zikir

            Tarikat kurucularının içtihat farklılıklarından doğmak üzere sûfîlerin intisap ettikleri şeyhlerine göre zikir şekilleri de değişir. Bir kısmı cehrî, bir kısmı da hafi zikir yaparlar. Zikrin lezzetini tadanlar onu ancak anlarlar. Tadmayan bilmez. Peygamberimiz (s.a.v.):


لى وقت مع الله لا يقربنى ملك مقرب ولا نبى مرسل

            “Benim, Allah ile öyle bir vaktim vardır ki; o an bana ne bir melek-i mukarreb ve ne de bir nebiyy-i mürsel yaklaşamaz. (1)

            Zikir; ibadet ve taatin özüdür, iliğidir. Müminler için son gaye olarak tanımlanan hubbu ilahi (Allah sevgisi)ye bu yoldan varılır. Yine Hadîs-i Şerîf’te gelmiştir ki; Allah, Allah diyen kimseler üzerine kıyamet kopmaz. Zikrullah hak olan tariklerde kuvvetli bir umdedir. Kişi zikre devam etmeden hakka vasıl olamaz. Zikrullah velilik makamına ermek için bir basamak olup, sâlikin kılıcı, silahı sayılıp onunla düşmanları def eder, gelecek olan afetleri Cenâb-ı Allah onun duasının bereketiyle ortadan kaldırır.

            Zikrin özelliklerinden biride zaman ile kayıtlı olmamasıdır. Her zaman ve her vakitte Cenâb-ı Allah zikredilebilir. Bunda abdestli veya abdestsiz olmak musavi ise de taharet üzere olmak zikrin feyizli olmasına sebeptir. Anlaşıldığı üzere namaz, ibadetlerin en üstünüdür. Fakat kılınması mekruh olan birkaç vakit vardır ki; onlar da güneş doğarken, güneş tam zevalde iken ve güneş batarken. Bu üç vakitte namaz kılmaktan nehyolunmuşuzdur. Ama zikrullah için böyle bir kayıt yoktur. Kalbin ve ruhun zikre müsait olduğu her vakit onun vaktidir.

الذين يذكرون الله قياماً وقعوداً وعلى جنوبهم*

            “Onlar, Cenâb-ı Allah’ı ayakta, otururken ve yanları üzerine yatmışken zikrederler.” (2)

            Yine zikrin özelliklerini belirten şu âyet-i kerîmede de buyuruluyor ki:

فاذكرونى اذكركم*

            “Beni zikir ediniz ki Ben de sizi yanımda anayım.” (3)

            Görüldüğü gibi mürit, Allah’ı zikrederse Cenâb-ı Allah da kendi yanındaki Melâke-i Mukarrebînine onu anmaktadır.

            Mümin şu üç şeyden tat duyuyor ise imanı kuvvetli, ama eğer duymuyorsa tehlike var demektir. Bunlar da namaz, zikir ve Ku’rân okumaktır.

 

اخرج  البيهقى  فى  شعب  عن انس  قال:  قال  رسول الله صلى الله  عليه  وسلم: اذا  مررتم برياض الجنة فارتعوا قالوا يارسول الله وما رياض الجنة قال: حلقة الذكر

            el-Beyhakî, Hz. Enes (r.a.)’in şöyle dediğini tahriç etmiştir. Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Cennet bahçelerine uğradığınız zaman, oradan istifade ediniz. Ashab dediler ki: Cennet bahçeleri hangileridir? O da: (Zikir halkaları/meclisleridir) buyurdular.”

 

      Abdullah Demircioğlu
 ........................................

(1) Keşfü’l-Hafâ, II, 173.

(2) Âl-i İmrân Sûresi, 190.

(3) Bakara Sûresi, 151.

Top