Muridan
Hacı Ömer Hüdâî Baba Hazretlerinden

Hacı Ömer Hüdâî Baba Hazretlerinden

Et tevbe cürme iptidâ Sana gele bûy-i Hudâ Olma huzurundan cüdâ Gelmez mi gör feyz-i Hüdâ

Gel sükût iyle sıyâm et
Zikri Hudâ’ya kıyam et
Her an huzurda devam et
Gelmez mi gör feyz-i Hudâ

Ko bu dünyanın cengini
Bağla sivâdan kendini
Küşâdet kalbin bendini
Gelmez mi gör feyz-i Huda

Tarîk-ı Hak’ta kim gider
Feyz-i Huda’yı celbeder
Allah ana imdâd eder
Gelmez mi gör feyz-i Huda

Etme sivâya iltifat
Bulasın gamdan necat
Muhammed’e ver salevât
Gelmez mi gör feyz-i Huda

Bu aşk bir bahr-i a’zamdır
Huda’dan lütf-ü keremdir
Gir buna feyz-i etemdir
Gelmez mi gör feyz-i Huda

Uyma nefsin hevasına
Düşmeyesin belâsına
Gel gir aşkın deryasına
Gelmez mi gör feyz-i Huda

Hubb-i sivadan firar et
Zikr-i Huda’ya devam et
Huzur-i Hak’ta karar et
Gelmez mi gör feyz-i Huda

Terk eyle sît-u sedâyı
Bulmak dilersen Hudâ’yı
Dal bahr-i aşka Hudai
Gelmez mi gör feyz-i Hüdâ

Ümmete Hak anları kıldı imam
Her kim anlara ederse iktidâ
Anlar olmaz Lütf-i Hâlıktan cüdâ
Çün Muhammed bu dînin serveridir
Dinde Bûbekr de yâr-i Ğârıdır
Bil Ömer’dir bu dini ilân eden
Oldu Osman da Kur-an’ı cem eden
Her bir ilmin kapusu oldu Alî
Bâkî ashâb-ı kirâm oldu velî
Cümlesinden râzı olsun ol Muîn
Rahmetullâhi aleyhim ecmaîn
Kıl cemâlinle müşerref yâ Samed
Dilerim lütfeyleyesin ya Ahad
Cümle ihvanımla ya Rab şâdı kıl
Affedip isyanımız âzâdı kıl
Eyle cümlemize lütfunla tevfîk
Tevfîkın her hususta ola refîk

Âlem-i aslını fikreyle ağla
Düş aşk-ı Hudâ’ya su gibi çağla
Günahına edip Tevbe gönülden
Yüreğin aşk ateşi ile dağla

Hak’ka giden yola çalış düşegör
Şerîatle âmil olup gide gör
Rihlet etmek için bir zâd edegör
Azizim şimdiden işini sağla

Cân-ü dilden Hudâ’yı zikret her an
Tahâretle rûz-ü şeb oku Kur-an
Dilin küşâd ede Hazret-i Yezdân
O kim şeytan yoludur anı bağla

Hüdâî eyledi ilticâ Allah
Etti affı için çok recâ Allah
Der ki muradımı ver yüce Allah
Sıbğ-ı Rahman ve ıtr-ı şâh ile yağla

Her seherde saçar Hak feyz eder "Oh!"
Kamu müznibânı tathîr eder oh

Günahkârân gelir fevc fevc kapına
Kamusun rahmetin temyiz eder oh

Âşık-ı cemâli olan sâlike
Açar nikâhını rü'yet eder oh

Sararıp benzi solan bir âşıkı
Heman bülbül gibi şâdân eder oh

Ne in'âmdır ne hoş ihsan ya Rabbi
Senin feyzin beni bîhûd eder oh

Kemâl-i şevk ile mest etti el-Hak
Anı aşk kendine bende eder oh

Hüdâyî nâçize mahabbetinden
Ne hoş bir cür'a verdin mest eder oh

Fikrederek olmadın aslâ îkaz
Şükrederek olmadın aslâ îkaz

İhsân etmiş Hak sana bunca nîmet
Düşünerek olmadın aslâ îkaz

Bir katre sudan seni halk eyledi
İz'ân edip olmadın asla îkaz

Mümtâz etti akl-ü nutk ile seni
İm'ân edip olmadın aslâ îkaz

Hâb-ı gaflette nice bir yatasın
Zikrederek olmadın asla îkaz

Toplamadın aklını başına hiç
Dikkat edip olmadın asla îkaz

Gece gündüz ey Hüdâyî Hakkı sen
Tekbîr edip olmadın asla îkaz

Hak’ka yalvar gece gündüz et efğân
Ede kalbin münevver nûr-i irfan

Seher vakti tazarru' et Hudâya
Tecellî kıla sana ulu Yezdân

Yatarken de huzur tut etme nisyân
Sana münkeşif ola sırr-ı Subhân

Eğip boynunu dergâhına iste
Verir maksudunu mu'tî-i ihsan

Günehkâr âsî mücrim bir kulunam
Bilirim hatâmı çok ettim isyan

Tecellî kıl bana Perverdigârım
Nûr-i aşkın dola kalbime her an

Hüdâyî kulunu affet İlâhî
Dahî ihvânımı Rahîm-ü Rahmân

Bihamdillah tamam oldu divânım
Size armağanım olsun yaranım

Yazıldı çok nasâyih eyle iz'ân
Oku tamamiyle amel et her an

Şerîatle âmil olup gidesiz
Tarikatte Hakkı çok zikir edesiz

Huzur-i tâmmı bulup hakikatte
Baka billâha eriş ma'rifette

Bu üslûb üzre seyrini tamam et
Havâss-ı evliya silkine var git

Gûnâ gün tecellîlere erersin
Hakikat goncalarını derersin

Sakın sanma ki bunun yok vefası
Tükenmez hiç bunun zevk-ü sefası

Tecellîler kılar Allah'u azîm
Gelir bu devlet-i uzmâ azizim

Fırsat elde iken gel tevbe eyle
Hakk'a rücû' et arz-ı hâcet eyle

Tut bu nasihatimi eyle iz'ân
Hakkı zikreyle daim durma bir an

Hulûs-ı kalb ile istiğfar eyle
Günahlarını hem itiraf eyle

Tarikat usulünü ettim ayân
Okuyup amel ede kamu ihvân

Alalar lezzeti derûn-i dilden
Hakkı zâkir olalar hem gönülden

Unutmayın beni gözüm müridim
Budur sizden benim recam ümidim

Hüdâyî bu dîvânı tertib etti
Emânet eyledi ihvâna gitti

Dedi bir mürğ-i hakîm (1318) oldu tamam
Bu Dîvân-i Hüdâyî de vesselam

VASİYYETNÂME-İ HÜDÂYÎ (KUDDİSE SİRRU'L-ÂLÎ)

BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Besmele ile bed ettim İlâhî
Sana hamd-ü sena olsun kemâ hî

Salât île selâm olsun Resule
Hem olsun âline ve ashabına

Muhammed iki cihan serverîdir
Hem âhir zemanın peygamberidir

Resul-i Kibriyadır etme inkâr
Şefaat eyler ümmetine her bâr

"Ulemâu ümmetim" dedi ey can
"Eder ihya şerîatimi her an"

Beni aşk-ı Muhammed'den dür etme
Şerâb-ı Kevserinden mehcûr etme

Tarîk-i müstakime irşâd etti
Usûl-i dîni ikmal etti gitti

Anın vekilleri çoktur cihanda
İtikad et sakın kalma gümanda

Bu ümmetten nice evliya geldi
Nice ümmet bu yüzden ihya oldu

Ve lâkin bu yolun çoktur usulü
Tarîk-i eslemi Kadiri kolu

Dedi Ömer Hüdâyî ey erenler
Tarîkat-i Kadirîye girenler
Uslûl-i tarîka lâzım riâyet
Sâlikâne budur elzem beğâyet

Buyurmuş bize kalbimiz süruru
Pirimiz Ahmed Hindiyyi'l-Lahorî

Sülüs-i ehîrinde her gecenin
Uyanması lâzımdır zikredenin

Gecenin her sülüs-i ehîrinde
Huzur ile uyan uyku yerinde

Yakın olmağa Hak’ka niyyet eyle
Âdâb-u sünnet ile vudû eyle

Dilinde aşk ile tevhidi söyle
Abdesti bu suretle ikmal eyle

Hâlî bir yeri intihâb et ey cân
Orada zikr-ü fikrin olsun her an

O mahalle varıp seccâdeni ser
Namaza dur söyle Allahu ekber

Çıkar kalbinden mâsivâyı ey yar
Huzur-i Girdigâra yok olup var

On iki rek'at teheccüd namazı
Kıl andan sonra et Hakk'a niyazı

Eger mümkin olmaz ise teheccüd
İki rek'at kıl Hakk'a et teabbüd

Duâ et affını iste Hudâ'dan
Günahın mağfiret ede Yaradan

Bu da sana olmaz ise müyesser
Sakın terk edip olma hiç mükedder

Sabah namazından evvel ya sonra
Kıbleye karşı dur, olma avara

Namazda oturur gibi kuud et
Atıp mâsivâyı ruhen su'ûd et

De affet günahı Gafur Allah
Oku yigirmi beş defa estağfirullah

Bir Fatiha üç İhlâs üç salavât
Oku sıdkile dikkat et beğâyet

Pir Abdülkadir'in ruhuna bahşet
Hüdâyî'nin ruhuna sonra bahşet

Hüdâyî'nin hayalin kalbde nakşet
İki kaşı arasına nazar et

Anın ile diz bediz ol hem-nişîn
Gözle sıdkile kaşların arasın

İstimdâd et rûhâniyyetlerinden
Alasın feyzini himmetlerinden

Böylece nîm ya bir saat dur
Otur huzûr-i Şeyh'te etme kusur

Yani kalb gözüyle ol şeyhe nazır
Bulup cemalini kalbinde hazır

Cân-ü dilden nazar et hiç usanma
Bu nispetten usanıp geri kalma

Ederse aks sana şeyhin kemâli
Görürsün yüzünde nûr-i cemali

Sa'yet ki olasın seyrinde fânî
Hep eşyada göresin fail anı

Birinci mertebe bu râbıtadır
Bu sırra nail olmak ne atâdır

İkincisi fena fi'r-Resûl oldu
Üçüncüsü de fena fîllah oldu

Kim enâniyyetinden olsa halik
Bu üç mertebeye erer o sâlik

Eger fenâ müyesser olmaz ise
Ya'nî ki enaniyyet gitmez ise

Daha varlık dağını delemedin
Lî maallah sırrına eremedin

Bu kez ervahlarından iste imdâd
Kalbinde açıla dehlîz-i sedâd

Yürekten ah edüben huzur eyle
Estağfırullahelazîm söyle

Yarım saat kadar bu şuğl-i pâki
Edip icrâ yürekten eyle bâkî

Eger olur isen şeyhinde fânî
Tamam hali sana akseder ânî

Eger bu da müyesser olmaz ise
Enâniyyet şâibesi kalırsa

Bu kere "Allah Allah" deyu vird et
Dilinden hiç bırakma bunu zikret

Yatarken otururken kalkar iken
Cünüp ya abdestsiz olup gider iken

De Allah Allah her an durma zikret
Gönülden huzur-i Mevlâ'ya var git

Eger İhlâs ile devam edersen
Bu üslûb üzre zikredip gidersen

Açılır feyz kapısı nûr-i dîdem
Muradın hasıl olur gelse adem

Eger Hak var olup sen yok olursan
Seni fânî, Hak’kı mevcut bulursan

Yani umum vücudun zikrederse
Enâniyyet sönüp tamam giderse

Devam et ba'dehu tevhide her bar
Baka hasıl ola tâ sende ey yar

Karışma nâsa gaybet eyleme hiç
Bu dünya keşmekeşinden tamam geç

İlişme kimseye hem bedbin olma
Niçin bu böyle oldu deyu sorma

Yerincedir kamu işler seraser
Cenab-ı Hak’kın emridir biliser

Usulümüz budur ey tâlib-i Hak
Vâsıl-ı Hak olur sâliki mutlak

Sinnin tamam olup rüşde erersen
Ben öldükten sonra himmet dilersen

Ziyaret etmek içün kabrime gel
Otur sağ yanıma boş durma tembel

Eğip üstüne kalbin başın ey can
iki gözünü yumup eyle seyran

Gönül gözüyle sen beni görürsün
Hakikatten o dem dersin alırsın

Gelir feyz-i Hudâ mesrur olursun
Tecellî eyler Hak anı bulursun

Karışma kimseye uyma sözüne
Kabahati ara bul kendüzüne

Benim nûr-i aynim Sırrı Efendi
Beyan ettim sana nush ile pendi

Sana takdir edilmiştir ezelden
Hidâyetler Hudây-i lem yezelden

Nasîb oldu sana ilm-i ledünnî
Hak’ka eyle hamd-ü şükr-ü temenni

Sakın sen Sırrı, ifşây-ı sırr etme
Şerîatten çıkıp hârice gitme

Dehrî mezhebinden pek çok hazer et
Şeriât isrine tâbi olup git

Lisan ile bilinmez Hak taâlâ
Hatır-u hayale gelenden a'lâ

Visâl-i Hak lisana gelmez asla
Kelâm ile takrirden de Müberrâ

Eger telkin ile Hak bilineydi
Lâzımgelirdi Kur'ân söyleyeydi

Fezkurûnî ezkurkum buyurdu
Muhammed böyle cümleye duyurdu

Hakikat böyledir eyleme şüphe
Budur usul (gafil) olup harice gitme

Murâdın iste Hak'tan can-ü dilden
Hakikat râhına gir çıkma yoldan

Rahmet-i Hak’ka et ilticâ ey yar
Murâdın hasıl ola etme inkâr

Serây-i lî maallah'a erersin
Rânâ güllerini bir bir derersin

Yan aşk-ı Hak'la tâ ki yok olasın
Gide benlik tamam Hak’kı bulasın

Sana sırrımı verdim eyle iz'ân
Nasîb olur mu herkese bu ihsan

Çok râzı ola senden Hak taâlâ
Tecellîsiyle kılsın seni a'lâ

Kereminden sana eylesin ihsan
Dû cihanda olasın şâd-ü handan

Evliyânın havâssından olasın
Muhammed'e civâr olup kalasın

Gel ey Sırrî murâdımı ayân et
Sâlikâne tarîkimi beyan et

Eger bir tâlib-i Hak gelir ise
Vislâl-i Hakk'a râğib olur ise

Şerîatle âmil olup giderse
Salâtını tamam edâ ederse

Ta'rif et evrâd-ü usulü bir bir
Sana verdiğim gibi eyle takrir

Nevâhîden eylesin içtinâbı
Edip evâmiri icra kemâ hî

Bu suretle sana verdim icâzet
Tâlib-i Hak olana ver inâbet

Eger derse ki öyle şeyh bulunmaz
Her şeyhe güvenip ruhsat alınmaz

Nerede bulayım ben öyle zâtı
Çalışıp emriyle bulam necâtı

Hakk'ın visaline ey tâlib olan
Bir ehlini arayıp bulamayan

Hiç kimseyi muvafık görmez isen
Sen de cidden eger tâlib-i Hak'san

Sana kâfi gelir bu ta'rîfâtım
Yani risâledeki tertibâtım

Bu vech üzre sana verdim icâzet
Kabul et sen de çalış bul mücâzât

Görürsen eger bir ehl-i kemâli
Mürşid-i kâmil olan ehl-i hali

İtâat eyle emrine be-ğâyet
Olasın nâil-i feyz-i mükâfât

Ehl-i tarika da hiç dil uzatma
Kulağına ko bu sözleri atma

Hiç ayrılma tarîk-i müstakimden
Bulasın rızây-ı Hakkı tamam sen

Tutalım emrini ey ihvân-ı dîn
Bizden ola Hudâmız razı âmîn

Hüdâyî zikri böyle tertib etti
Vasiyyet eyledi ihvâna gitti

Bin üçyüz yigirmi tarihti zaman
Nasîhatnâme tamam oldu heman

Okuyanı dinleyeni yâzanı
Rahmetinle yarlığağıl yâ Ganî




Işk ile Hak’ka giden suatı merdana bak
Yok iken bu alemi halkı icad eylemiş
Her birinde görünen esrarı mennana bak
Tut (Hudai)’nin sözün Hak’tır anı söyleten

Hak’kın verdiği aklile nutkunu edene bak
Sana aşık olan salik daim kapında saildir
Olursa her neye malik fedai Hak’ka gaildir
Bu dünyaya gelip gitmek acep sırrı ilahidir

Bu sırra mazhar olanlar tamamı mürşidi kamildir
(Vema halaktül cinne) ayetinde eyledi irsal
Bu ilme fehmeden zaten hakikat ehli akıldır
Ne kadar dersi hikmet aklı ola maaş ile okusa

Eflatun olsa hatta yine bir şahsi cahildir
Muhakkak alemin ilmi eder cehlini izale
Hûda rızasını tahsil eden ilmi amildir
Hevai nefsi gönülden silip daima zikreyle







Sâlik-i mülk-i bekadır sâlikân-ı Kadirî
Târik-i kûy-i fenadır sâdikân-ı Kadirî

Cehd idüb ilm-i ilâhîden sebak-han oldular
Varisan-ı enbiyâdır sâlikân-ı Kadirî

Câme-i irfan ile tezyîn-i bâtın ettiler
Zâhir-i ehl-i kabadır sâlikân-ı Kadirî

Meclis-i işrâkıyandır halka-i ezkârları
Sırr-ı kalbe âşinâdır sâlikân-ı Kadirî

Eylemişler dillerin gencine-i gaybü'l-guyûb
Mahzen-i sırr-ı Hûda 'dır sâlikân-ı Kadirî

Çün fenafillah'dan seyr-i ilallah itmeğe
Rehrevân-ı Kibriya'dır sâlikân-ı Kadirî

Feyz-i irşâdiyle teshîr itmede talihleri
Gûyiya mûciz nümâdır sâlikân-ı Kadirî

Bûsitân-ı zikr-i cehri içredir nalişleri
Bülbül-i bağ-i (Rıza)'dır sâlikân-ı Kadiri

Böyle mahmurum ki bilmem bade-i hamra nedir
Can nedir kendim neyim ibda ma inşa nedir
Taki medhuş olmuşam ben bilmezem uhra nedir
Böyle sermestim ki idrak itmezem dünya nedir
Ben kimim saki olan kimdir mey-i sahba nedir

Mürğ-ı ruha zülf-i leyladan yine dam isterim
Çeşm-i mestinden safa-yı kalb içün cam isterim
Bilmezem ben kamımı ger tab`ımı ram isterim
Gerçi canandan dil-i şeyda için kam isterim
Sorsa canan bilmezem kam-ı dil-i şeyda nedir

Aşktan müstezher eyler aşıka fikr-i visal
Fark kılmaz sadmet ü izz ü cemal ile celal
Aşık-ı şeydaya yeğdir lezzeti hicr ü visal
Vasldan çün aşıka müsteğni eyler bir hayal
Aşıka maşuktan herdem bu istiğna nedir

Vahdet içre kesret ü varlı gören arif değil
Lezzet-i cinan içün taat kılan arif değil
İlm-i hikmetle riyazatlı olan arif değil
Hikmet-i dünya vü mafiha bilen arif değil
Arif oldur bilmeye dünya vü mafiha nedir

‘Halisa’ sayd ü figanın dolduruptur alemi
Nale-i dilsuz-i zarın titretuptur alemi
Ateş-i ahın seraser yandırıptır alemi
Ah u efganın Fuzuli incutuptur alemi
Kerbela-yı aşkta hoşnud isen kavga nedir?

Aşk olub rûz-i ezelden sâkî peymânemiz
Âlemi kavgaya salmış na'râ-ı mestânemiz

Âlem-i candan şarâb-ı vasldan mest olmuşuz
Sırr-ı vahdetdir hemîşe bâde-yi meyhanemiz

Mazhar-ı nûr-i cemâlin kıbledir aşıklara
Ol cemâlin pertevinden ka'bedir puthânemiz

Matla'ı her zerreden tâbân olubdur âftâb
Aşk çeşmiyle temaşa eyleriz cemhânemiz

Rind ü rüsvây-ı kalender-meşreb olduk aşkdan
Alemi baştan başa tutmuş bizim efsânemiz

Şem' ü gül çünki mazharlardır ol canâneye
Gönlümüz bülbül olub canlar olub pervanemiz

Dâm-ı zülfün dâne-yi hâlin olub zincirimiz
Yoksa yokdur âlem-i dünyada âb u dânemiz

Nice yıllardır ki Hâlis hicriyle zulmetdedir
Şimdi feyz-i gavsden rûşen olub kaşanemiz

Bu kimdir şevketiyle rahş-ı nâr üzre suvar olmuş
Sanursun cilvesinden kim kıyamet aşikâr olmuş

Külahın kec koyub perçemlerin ruhsâra dağıtmış
Gül üzre sünbülistandan aceb bir nev-bahâr olmuş

Kaddi bir servdir kim gülşen-i hüsne safa vermiş
Ana erbâb-ı aşkın gözyaşından cûy-bâr olmuş

Alub meydân-ı hüsnü tuğ-i sancağ-ı melâhetle
Sîpâh-ı hûbîler üzre emîr-i nâmdâr olmuş

Seni Hâlis ne tenhâ sûz-i aşkın kalbi dağ etmiş
Bu ateş içre çok erbâb-ı himmet dağdâr olmuş










(Hudai) Zakir olanlar visali Hak’ka naildir
Huda’yı sıdkı ile zikret kalbinde tutma bir garaz
Huzuru Hak’ka böyle git kalbinde tutma bir garaz

Böyle çalışırsan mutlak sana tecelli eder Hak
Basirdir bil Rabbi felak kalbinde tutma bir garaz

Hacca niyetle gidersin hindistan yolunu tutarsın
Nereye bilmem gidersin kalbinde tutma bir garaz

Doğru yola gider isen dünyayı terk eder isen
Hak’kı bulayım der isen kalbinde tutma bir garaz

Madem ki Hak’kı dilersin gayriyi dilden silersin
Daha gayrıyı neylersin kalbinde tutma bir garaz

Eğer Hak’ka âşık isen saliki muvafık isen
Sözünde ger sadık isen kalbinde tutma bir garaz

Doğru sana der (Hudai) eğer seversen Huda’yı
Bırakıp gel masivayı kalbinde tutma bir garaz





Bu mâsivâdan el çeküp geldim kapına nihayet
Sana gelen doğru yolu göster bize et inâyet

Bir zelîl abd-i âcizim yüzüm siyah bîçâreyim
Nefsin elinden el-aman eylerim sana şikâyet

Çoktur deyû isyanımız ümidimizi kesmeyiz
Ey sâhib-i lütf-u kerem fazlın ile et siyanet

Bu nefs-i şûmun hîlesi çoktur heman yoldan sapar
Lütfu keremin görmeyip yaptığı cürm-ü cinayet

Ol Habîbin hürmetine cümlemizi affeyle sen
Nur-i zâtından Ahmed’i ey icadeden bidâyet

Tâ ezelî müştâkınam rü’yet-i dîdârın için
Der Hüdâî fazlın ile ver aşkını et hidayet

Sâlikâ eyle münâcât, de Huda'ya el-ğiyâs
İtiraf et cürmünü söyle Huda'ya el-ğiyâs

Bir fakîrem ey Hudâ ihsâne geldim etme red
Hem alîlem derdime dermâne geldim el-ğiyâs

Çok tefekkür eyledim hiç benden ednâ kimse yok
Mağfiret deryasına ğufrâne geldim el-ğiyâs

Ettiğim cürm-ü hatâlar verdi dehşet gönlüme
Her cihetle dertliyem dermâne geldim el-ğiyâs

Çok kabahat, yok ibâdet noliser halim acep
Böyle mahzun ağlayıp efğâne geldim el-ğiyâs

Derdime derman erişmez senden özge kimseden
Afv-ü mağfiret içün Subhâne geldim el-ğiyâs

Pîr-i fânî olmuşam yok takatim hiç kulluğa
Cezbe-i aşkını ver dîvâne geldim el-ğiyâs

Ömrüm âhir oldu çün cismimde takat kalmadı
Kimseden yok fâide ihsâne geldim el-ğiyâs

Okudum Kur'ân'daki "Lâ taknetû" âyetini
Kesmedim ümmidimi Yezdâne geldim el-ğiyâs

Sıdkile birliğini ikrar edip lisan ile
Kalb ile tasdik edip irfâne geldim el-ğiyâs

Cümle mü'min kardaşa âhir nefeste ver îman
Eyleme red kapına fermâne geldim el-ğiyâs

Bû Hüdâyî, lütf-u fazlın daima eyler talep
El açıp der el-emân sultâne geldim el-ğiyâs

Aşk-ı dildârîde yanmak dilersen bu fenadan geç
Tarîk-i Hak'ta zâkir ol bu şöhret-ü senadan geç

Sakın nefse uyup terk eyleme aşk yolunu
Bırak ğavğây-i cihanı bu fakr île ğinâdan geç

Sivâdan meylini kes sâbit ol rûz-ü şeb ağla
Ne lâzım âşıka köşk-ü saray-ü kâşaneden geç

Bu aşk bir bahr-i a'zamdır mevcine hiç nihayet yok
Hakikat mülküne azm et bu sakf ile binadan geç

Hüdâyî bahr-i aşka dal füyûzâtiyle dol her dem
Acep devrân-i cihandır gel bu mihnet-hâneden geç

Bil muhakkak âşıkan mâşûk ile olur ferah
Hücre-nişîn talebe ders ile olur ferah

Gözlerini ey püser aç bülbüle eyle nazar
Uçarak daldan dala güller ile olur ferah

Mürğâne gulgule düşmüş ötüşürler her zaman
Nâle ederler çimende aşk ile olur ferah

Tâlib-i dünyâ olanlar ehl-i Hak'tan ayrılır
Sîm-ü zeri cem edip isyan ile olur ferah

Meyledenler mâsivâya mevtini nisyân eder
Kuud-i fıraş eyleyip dinar ile olur ferah

Aşık-ı Hudâ olan cihan zînetin anlamaz
Hırka-i dervişi giyip zikr ile olur ferah

Âşık olan aşk ile maşukunu çok zikreder
Mâsivâyı terk edip dildâr ile olur ferah

Âşık isen sâlikâ zikr-i Hudâ et heman
Mâsivâyı terk eden huzur ile olur ferah

Gafleti koy Hüdâyî rûz-ü şeb zikreyle gel
Kalb-i âşık Hâlik-ı ekber ile olur ferah

Perdeyi kaldır aradan alasın bir zevk-ı lezîz
Bak ne halk etmiş yaradan alasın bir zevk-ı lezîz

Düşmüşem aşk deryasına kesb-i safalar eylerem
Gel sen de gir ey zâhid alasın bir zevk-ı lezîz

Verme gel hiç siklet bana istimâ' etmem o pendi
Sen mekteb-i irfana gel alasın bir zevk-ı lezîz

Kalbini kibr-ü riyadan pâk eyle gel ey zâhidâ
Eyle devam tevhide sen alasın bir zevk-ı lezîz

Korkma seni reddeylemez şânı şanlardan uludur
Kapısında boynunu bük alasın bir zevk-ı lezîz

İhtilât etme nâs ile kalbinden mâsivâyı at
O kadar çok zİkreyle kim alasın bir zevk-ı lezîz

Hüdâyî der itiraf et cürmünü Rabb-ı kerîme
Yalvar dâim kapısında alasın bir zevk-ı lezîz

Sana âşık olan sâlik daim kapında sâildir
Olursa her neye mâlik fedây-i Hakk'a kaildir

Bu dünyâya gelip gitmek acîp sırr-ı İlâhîdir
Bu sırra mazhar olanlar tamam mürşid-i kâmildir

Vemâ halaktu'l-cinne" âyetinde eyledi muzmar
Bu ilmi fehm eden zaten hakikat ehl-i âkildir

Ne kadar ders-i hikmet akl-ı maaş ile okusa
Felâtun olsa hattâ o yine bir şahs-ı câhildir

Muhakkak âlimin ilmi eder cehlini izâle
Hudâ rızasını tahsil eden ilmiyle âmildir

Hevây-i nefsi gönülden silip daim zikreyle
Hüdâyî zâkir olanlar Vislâl-i Hakk'a naildir

Zâkir ol derûn-i dilden zahirde gel sesini kes
Râh-i Hakk'a olup salik gayri yola etme heves

Gecenin sülüsünde kalk taharet et nezâfetle
Huzur-i Hak'ta kaim ol çıkarma gayr içün bir ses

Gelirse zikr-i sultanî kamu a'zan olur zâkir
Cevârihin olur her biri o esnada bir ceres

Gönül ebvâbını seddet sakın hiç girmeye şeytân
Şuğl-i ağyar hiç gelip eylemeye bir mes

O kadar zikre çalış ki fena ola bu varlığın
Zuhur edicek o nefha bâd-i nesîmî gibi es

Yoktur icazetim dersen sana verdim icazet ben
Ruz-ü şeb tevhide çalış sana azîz yeter bu ders

Et rabıta Pîr-i A'zam Abdülkadir'e
İmdadına yetişe ansız sana ola destires

Hüdâyî'nin gelir feyzi bu derse devam ettikçe
Unutma ömrün oldukça çalış durma bu sana bes

Gel ey püser zikre çalış, devam et rûz-ü şeb alış
Terk eyle nefsin arzusun, izzet edip ruha barış

Komaz bu aşk seni geri, sen durma hiç geç ileri
Elbet bulursun dilberi nefsinle her dem et yarış

Kime kim aşk rehber olur, maksuduna nail olur
Âleme o sultân olur kalmaz noksanı bir karış

Hak’ka tevekkül edersen yolunu tutup gidersen
Daim anı zikredersen görmezsin dünyada darış

Hüdâyî gel tevekkül et rızâyı bulmağa sa'yet
Her dem huzûr-i Hak’ka git ana murâkıb ol sarış

Gel etme sırr-ı Hak’kı fâş, dahi kimseye atma taş
Bir gün gidersin dünyâdan, işin olur uhrâda yaş

Sakın dünyâya aldanma, bunu sana kalır sanma
Yoktur bakası inanma, ederse ger senî bir baş

Bir kimseyi incitme gel, hiç verme işine halel
Muhtaçlara gel tut bir el anlara daim yedir aş

Kimseye kemlik dileme, kibredip ağır söyleme
Düşeni azar eyleme hiçbir gönül yıkma adaş

Hüdâyî gel görme hakîr velev ki olsa bir esîr
Gerek kebîr gerek sağîr ednâ görüp oynatma kaş

Çıkar mâsivâyı dilden huzur-i Hudâ'ya var sus
Zikreyle cân-ü gönülden huzur-i Hudâ'ya var sus

Hudâ'dan gayri yoktur hiç, hakikatte dilâgâh ol
Gel hıfz-ı havâtır eyle, huzur-i Hudâ'ya var sus

Yani gir bekle kalbin kapısını girmeye ağyâr
Koma ağyârı hiç kalbe huzur-i Hudâ'ya var sus

Tecellî olsa ger sana, ya gelse sana bir nidâ
Meyletme sakın ana huzur-i Hudâ'ya var sus

Devam et huzura her dem ayırma kalbini bir dem
Git tâ müntehâya Dîdem huzur-i Hudâ'ya var sus

Hüdâyî'nin yolu budur Tutar isen eder zuhur
Olur tamam vücudun nur huzur-i Hudâ'ya var sus

Tâlib-i dîdâr-i Hudâ halk ile etmez ihtilât
Sâlik-i râh-i Kibriya halk ile etmez ihtilât

Hak’kı daim zâkir olan leyl-ü nehâr zâri kılan
Tâlib-i dîdârı olan halk ile etmez ihtilât

Râh-ı rızâyı gözeden sıdk ile Allah'a giden
Arzuy-i nefsi terk eden halk ile etmez ihtilât

Bir şeye salik darılmaz Şeyhin izinden ayrılmaz
Hiç bu dünyaya sarılmaz halk ile etmez ihtilât

Hayr-u şerrini ayıklar râh-i rızâda fâikler
Hudâ'yı seven âşıklar halk ile etmez ihtilât

Sen de sâlik ol Hüdâyî terk eyle gel bu dünyâyı
Candan sevenler Hudâ'yı halk ile etmez ihtilât

Geç mâsivâdan azîzim eyle Hudâ'ya rücû
Sözümü tut iki gözüm eyle Hudâ'ya rücû

Dünyânın yoktur bakası bağlama gönül ana
Bağlayan gönül de âhir etti Hudâ'ya rücû

İtimadeyledi nice kimseler bu dünyaya
Görmedi vefa nihayet etti Hudâ'ya rücû

Var iken fırsat elinde sil gönülden gayriyi
Şevk ile gel cân-ü dilden eyle Hudâ'ya rücû

Mâsivâya meyledenler olmadılar pâyidar
Azîz oldu o kimse ki etti Hudâya rücû

Gel Hüdâyî sen de çek elin bu dünyadan neman
Varlığın mahveyleyip eyle Hudâ'ya rücû

Sâlik-i Hakk'a yakın ol, ehl-i dünyadan ırak
Yâr-i sâdıka karîn ol, ehl-i dünyadan ırak

Etme ehl-i gaflet ile iltifat hiç dünyada
İctinâb-ı gaflet et ol ehl-i nisyandan ırak

Ara bul kendine hâzik bir tabîb-i rûhânî
Ehl-i hâl iyle celîs ol ehl-i tuğyândan ırak

Hiç karışma kimseye gönlünü dahî yıkma sen
Dâima Hakk'ı zâkir ol nefs-ü şeytandan ırak

Kimseden bir nef yoktur düşme ardına heman
Ger murâdın Hak (ise) ol kevn-ü mekândan ırak

Hep seni Hak'tan geri kor ger uyar isen ana
Pendimi dinler isen ol ehl-i hüsrandan ırak

Ey Hüdâyî gel tut pendini eyle amel
Âşık-ı sâdık ile ol, ehl-i hevâdan ırak

Aç basiret gözünü hikmet-i Yezdâna bak
Gör neler halk eylemiş Hâlik-ı ekvâna bak

Sulbünde bil pederin bir katrecik su idin
Ne hub suret yaratmış san'at-i Subhâna bak

Cümle â'zânı düşün ibretle baştan başa
Ma'rifet kesbeyleyip hidmet-i Deyyâna bak

Hicâbı ref eyleyip aç gözünü zâhidâ
Adl ile mülk-i cisme hükmeden sultâna bak

Meyl-i sivâ eylemek hiç sana lâyık mıdır?
Zikr-i Hudâ'yı edip rahmet-i Rahmâna bak

Aşk kitabın çok okur ârif-i billâh olan
Mekteb-i irfâna gel okunan Kur'ân'a bak

On sekiz bin âlemi halk eden Hallâk O'dur
Kudrete nazar edip ibret al ummâna bak

Ayık ol aşksız Hudâ bulunur mu ey zâhid
Aşk ile Hakk'a giden sîret-i merdâna bak

Cümle halkı halk eden ol Hudây-i lem yezel
Ne hoş güzel yaratmış sûret-i insana bak

Yok iken bu âlemi halk-u icâdeylemiş
Her birinde görünen esrâr-i Mennân'a bak

Tut Hüdâyî'nin sözün Hak'tır anı söyleten
Hak verdiği akl ile nutk eden (insana) bak

Meyl edip bu mâsivâye yok yere çekme emek
Mâdâm ki yok bakası ana meyil ne demek

Ger tâlib-i dîdâr isen çek sivâdan elini
Vefası olmayana hiç ne lâzım meyl eylemek

Dâima zikr-i Hudâ'ya et devam huzur ile
Dal hüviyyet bahrine deryâdaki misl-i semek

Bir iyi fikr eyle ki sen yok iken Bârî Hudâ
Halk edip hıfz etmek içün de sana verdi emek

Rızkını da "Nahnu kasemnâ"da halk etti Hudâ
Anın içün gün begün sana gelir nân-ü nemek

Sen bunu böyle bilür iken Hüdâyî ne lâzım
Daima edip sana tekrarı bir bir söylemek

İlticâ ettim sana ben yâ Kerîm-ü Zülcelâl
Cürmümü affeyle yâ Rab çekmeyem asla melâl

Cürmüm anıp rûz-ü şeb istiğfar edip ağlarım
Mü'minem ya Rab beni hiç kılma sen ehl-i dalâl

Son nefeste tevhid olsun bana vird-i zebân
Mahv ede zenb-i vücudum ola yolunda hilâl

Kıl nedâmet cürmüne ol sıdk ile sabit heman
Şeyhini et râbıta gele sana feyz-i Zülâl

Her suretle ittika et cümle haramdan sakın
Ehl-i Hak’ka tîb olan eşyâ olur ancak helâl

İhtilât-ı nâs ile hiç etme ömrünü zâyi   
Ruz-ü şeb virdin daim olsun senin İsm-i Celâl

Cân-ü dilden ey Hüdâyî mâsivâyı nefy edip
Tut huzur zikr-i Hudâ et olma ebkem gibi lâl

Bir müznib-i günehkârım derdime dâd et yâ Ganî
Mahzun olan bu gönlümü fazlınla şâd et yâ Ganî

Cemî-i halkın matlabın sensin veren ey Pâdişâh
Aşkın ile mest eyleyip yolum küşâd et yâ Ganî

Aç basiret gözlerimi et nasîb imân-i kâmil
Bir pîr-i âciz olmuşam bana imdâd et yâ Ganî

Behâyimveş yiyip içmek uyumakla geçti ömrüm
Eyle bu gafletten ikaz beni irşâd et yâ Ganî

Dünyâda a'mâ olanlar uhrâda bulur mu emân
Mahrum eyleme bendeni bir kerre yâd et yâ Ganî

Mâsivâya meyi eyleyip eylemişem bî had günâh
Dilimde nûr-i îmânı rahmen ikad et yâ Ganî

Şâd ile handân eyleyip yâ Rab Hüdâyî kulunu
Nâr-i cehennemden emân verip âzâd et yâ Ganî

Top