"Şefaat var mıdır?" Peygamber (s.a.v) Efendimizin şefaat hadisi tüm sahihliği ile gözümüz önünde duruyorken bu soruları soranların gerçekten art niyetli kişiler olduğunu düşünüyoruz.
07-08-2025 372
Selman-ı Fârisî, Abdullah b. Abbas’a dinî hayatını ve Müslüman oluşunu şöyle anlatır:
27-05-2025 1834
Abdullah b. Selam[1], Yusuf Aleyhisselamın neslindendi.[2] Medine Yahudilerinin ulularından ve alimlerindendi.[3]
28-04-2025 2396
Kuba’dan Medine’ye doğru yola çıkan Peygamberimiz Aleyhisselam, Salim b. Avf oğullarının oturdukları Rânuna vadisine geldiği zaman, Cuma namazı vakti girmişti.
03-12-2024 10471
Resûlullah (s.a.v) Minâ’da bulunan Hayf mevkiinde (Bugünkü Hayf mescidinin bulunduğu yerde) şu hitabede bulundu:
30-10-2024 7588
Pişmanlığın kötüsü, kıyâmet günündekidir. İnsanların hayırsızı, Cumâ’ya en son gelen ve Allâh’ı kötü bir dille anandır. Yanlışları en çok olan, dili çok yalan söyleyendir.
04-10-2024 8925
“Biriniz beni anasından, babasından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe gerçek mü’min olamaz”
14-09-2024 13874
...“Allah sana Kitab’ı ve hikmeti indirdi, sana bilmediğin şeyleri öğretti” (en-Nisâ 4/113)
20-05-2024 8430
Şefkat dolu kucağı bütün çocuklara açık olan Efendimiz, ensâr-ı kirâmın yani Medine’li Müslümanların çocuklarına ayrı bir muhabbet beslerdi.
18-11-2023 9315
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
10-11-2023 9265
Peygamberimiz (a.s) bir gün, Kureyş müşriklerinden; Velid b. Mugîre, Ümeyye b. Halef, Ebu Cehil Amr b. Hişam'a rastlamıştı. Bunlar; kaşlarını gözlerini oynatarak, Peygamberimizle (a.s) alay ettiler. (1)..
Peygamberimiz (s.a.s), bir adamın "Yâ zelcelâli vel ikrâm" diye dua ettiğini duyunca şöyle demiştir...
Müşrikler, Hendek savaşında bir gün, Peygamberimiz aleyhisselamın bulunduğu yere olanca güçleriyle hücuma geçtiler...
Bu konularda Efendimize muhalefet edip, uymayanlar günah kazanmaz ama büyük bir sevaptan mahrum kalacaklarında da şüphe yoktur...
Rasûl-i Ekrem (s.a.s), 8 Haziran 632 tarihinde vefat etti. O'nun ayrılışı kalpleri hüzne boğmuş, inanan gönüllere büyük bir matem havası yaşatmıştır...
Dıhyetü'l-Kelbî, iman etmeden önce zengin bir Arap melikiydi. Peygamber Efendimiz, onun müslüman olmasını arzu ediyordu...
Peygamberimiz (a.s), bir gün Hz. Ebu Bekir’le Hz. Ömer’in arasında yürüyüp gittiği sırada, kardeşinin veya kendisinin hasta olan oğluna şifa için Tevrat okuyan bir Yahudiye rastladı...
Peygamberimizin vefâtından sonra Bilâl-i Habeşî ayrılık acısına tahammül edemez olmuş, artık bir daha ezan okumamıştır. Resûlullah’a (sav) olan muhabbetiyle her gün yanıp, tütüyor gözyaşı döküyordu. ..
‘Hiçbir peygamber yoktur ki, ruhu, Cennetteki durağını görmedikçe alınmaz! Sonra, durağına gitmesi arzusuna bırakılır!’ ..
Mücahidler, Mekke’yi fethettikleri günün gecesinde, sabaha kadar tekbir, tehlil getirmekten, Kabe’yi tavaftan geri durmadılar...
