Bu sohbetinde Abdullah Demircioğlu Hocamız, Hz. Muhammed’in her hâl ve ânında Cenâb-ı Mevlâ’yı zikrettiğini örneklerle anlatıyor. Müminin zikir hayatında sürekliliğin önemine, dilin, kalbin ve hâlin bir bütün olarak Allah’a yönelmesine dikkat çekiliyor. Zikr’in sadece sözlü ifade değil; duruş, tavır ve hayatın her alanında Allah’a bağlılık anlamı taşıdığı vurgulanıyor. Bu sohbetle “Allah’ı unutmamak” teması; iman, izzet ve kurum olarak bireysel maneviyat boyutlarında işleniyor.
19-10-2025 387
Bu sohbetinde Abdullah Demircioğlu Hocamız, Cuma Suresi’nin 9-11. ayetlerini ele alarak müminlerin ezanla birlikte dünya işlerini bırakıp Allah’ın çağrısına icabet etmesi gerektiğini hatırlatıyor. Namazdan sonra rızık aramanın meşru olduğunu, ancak zikri terk etmeden yapılması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca ticaret ve eğlence gibi meşguliyetlerin Allah’a kulluğun önüne geçmemesi gerektiğini belirterek Müslümanın izzetini koruması gerektiğini ifade ediyor. Asıl değer ve rızkın Allah katında olduğunu hatırlatıyor ve muhtelif pek çok konudan bahsediyor.
19-10-2025 352
Abdullah Demircioğlu Hocamız bu sohbetinde, Kur’an ayetlerinin bağlamından kopuk okunamayacağını vurgular. Ayetlerin önceki ve sonraki ayetlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, yüzeysel yorumların hatalara yol açtığını belirtir. “Yeryüzünü gezin” gibi ifadelerin de ancak bütüncül bir okumayla doğru anlaşılabileceğini ifade eder. Ayrıca Kur’an’ın hikmet boyutu, peygamberlerin gönderiliş amacı ve derinlikli yorum için ilmi ölçülerin önemi üzerinde durur. Sohbet genel olarak Kur’an’ı bağlamlı ve bilinçli okuma çağrısı niteliğindedir.
19-10-2025 280
Bu hutbede, Abdullah Demircioğlu Hocamız, videonun “Euzü billahi mineşşeytanirracim” ifadesiyle başladığını hatırlatarak Allah’a yönelmenin ve nefsin vesveselerinden korunmanın önemini vurgular; ardından “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek Kur’an tilavetine geçer ve Nahl Suresi 97. ayeti okuyarak salih amelin ve imanın değerini, erkek-kadın farkı gözetilmeksizin her müminin Allah katında kıymetli olduğunu hatırlatır. Tilavetin sonunda “Sadakallahü’l Azim” denilerek ayetin doğruluğu tasdik edilir ve Peygamber Efendimiz’e salat ve selam getirilir: “Ve nebiyy aleyhissalatu vesselam,” böylece O’nu anma ve ümmet bilincini canlı tutma amacı dile getirilir.
14-10-2025 490
...Kurban ibadetini küçümseyenlere karşı ciddi uyarılarda bulunan Demircioğlu, bu ibadetin hem Kur’an’da hem de hadislerde sabit olduğunu ifade ediyor. Ayrıca, müminlerin Allah’ın adını andıklarında kalplerinin titremesi gerektiğini belirterek, bu duygusal hassasiyetin imanla ilişkili olduğunu açıklıyor. Konuşma boyunca dünya malının geçiciliği, gerçek mülkün ahirete yönelik olduğu ve kurbanın samimi bir kulluk göstergesi olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
09-07-2025 1137
Muhterem ihvanımız Perihan Savaş'ın kaleminden "Yol-2" kitabı okurlarıyla buluştu, mutlaka okumalısınız. Güzel bir kesit ile sizleri baş başa bırakıyoruz. Muhabbetle efendim.
10-06-2025 2333
Bu video, Kuran-ı Kerim’in ilahi bir kitap olarak nasıl vahyedildiğini ve Peygamber Efendimiz’e nasıl ulaştırıldığını ele alıyor. Kuran’ın 23 yıl boyunca parça parça indirildiği ve Cebrail Aleyhisselam aracılığıyla Peygamber’e iletildiği belirtiliyor. Medine-i Münevvere’deki Cibril Kapısı’nın, Cebrail’in vahiy ile Peygamber’e geldiği kapı olduğu ifade ediliyor. Vahyin geliş sürecinde Peygamberimizin yoğun bir manevi yük hissettiği, hatta bu ağırlığın bazen develerin bile çökecek kadar güçlü olduğu anlatılıyor. Ayrıca, Kuran’ın insanların karanlıklardan nura çıkarılmaları için gönderildiği, onun ilahi bir mucize olduğu ve hiçbir insanın onun benzerini yaratamayacağı vurgulanıyor. Video boyunca Kuran’ın eşsizliği ve onun anlamını kavramanın önemi işleniyor. Peygamberimizin hutbe esnasında verdiği mesajlar ve Müslümanların bu mesajları nasıl anlaması gerektiği de ayrıntılı olarak açıklanıyor.
27-05-2025 3277
Ebû'd-Derdâ -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «Size amellerinizin en hayırlısını, melikiniz olan Allah katında en değerlisini ve derecelerinizin en yüksek olanını altın ve gümüş infak etmekten daha hayırlı, düşmanla karşılaşıp sizin onların boyunlarını vurmanızdan, onların da sizin boyunlarınızı vurmasından daha hayırlı bir şeyi size haber vereyim mi?» Ashab: “Evet” dediler. Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: (Bu amel) «Allah Teâlâ’yı zikretmektir.»
27-05-2025 2396
Abdullah Demircioğlu Hocamız, konuşmasında Maide Suresi 3. ayetinde geçen “Bugün size dininizi tamamladım” ayetini merkeze alarak, İslam’ın kemale erişi ve bu ayetin nazil olduğu Veda Haccı’nı anlatır. Ayetin zahiren İslam’ın zaferini müjdelemesine karşın, Hz. Ebu Bekir’in bu ayeti Peygamber’in vefatının yaklaştığına dair bir işaret olarak algıladığını belirtir. Bu olay üzerinden, her kemalin ardından bir zevalin olacağı hakikati vurgulanır ve hutbenin devamında muhtelif konulardan bahsedilmektedir.
09-05-2025 2284
Ey bir yerde duramayan, dinlenme nedir bilmeyen rüzgarımız! Güle bizden haber götür de de; “Gül bahçesinden kaçıp şekerle dost olan gül, nasıl oldu da yurdundan, anandan, babandan, kardeşlerinden arkadaşlarından ve sana gönül veren, senin için feryat edip duran bülbülden ayrıldın geldin, şekere karı..
Peygamberimizin hayatını ve faaliyetlerini konu alan eserlere Siyer veya Siyer-i Nebi dendiğini biliyoruz. Birçok âlim, tarihçi ve sanatkâr son Peygamber (s.a.)in hayatını incelemiş, konu ile ilgili düşünce tespit ve yorumlarını kaleme almıştır. İlk asırlarda nesir-düzyazı olarak başlayan bu faaliye..
Hz. Ebu Bekir; Müslümanların müşrik kavim ve kabileleri arasında türlü işkencelere uğratıldıklarını ve Mekke’de işkenceler altında yaşamanın günden güne güçleştiğini, ağırlaştığını gördüğü zaman, hicret etmek üzere Peygamberimizden (s.a.s) izin istemiş ve kendisine izin verilince de, Habeş ülkesine ..
Sütannesi Halime Hatun yemin ederek der ki: “...[Muhammed (a.s)], sütkardeşi [Abdullah] ile birlikte evlerimizin arkasında küçük kuzu-larımızın yanında bulundukları sırada, sütkardeşi telaş ve heyecanla koşarak bize geldi. Bana ve babasına:..
182. Mücâhid'den rivayet edildiğine göre, Beytullah'ı yetmiş tane peygamber haccetmiştir. Bunlardan biri Mûsâ b. İmran olup, hac esnasında sırtında pamuktan ma'mûl iki abayesi varmış. Bu peygamberlerden bir diğeri de Yûnus (as) imiş. (O da, hac esnasında) "Davetine icabet ettim, ey sıkıntıları gider..
Aşkı nasıl tarif edebiliriz, bu mümkün mü? Aşk, tarifi mümkün olmayan ilahî bir duygudur. İlahi aşkın potasından süzülen, düştüğü yeri yakan, yaktıkça yakan yandıkça da yanma arzusu tutuşturan Allah’ın bizleri var olma sebebiyle halk ettiği en ulvi duygudur...
Tasavvuf yoluna girmemekle beraber sûfîliğe ilgi ve sevgi duyana muhib/sempatizan denir. Bu yola kimi yeni girmiştir, henüz işin başındadır. Bunlara ‘mübtedî’ ve ‘ehl-i bidâyet’ denir...
Ey kardeşim! ‘Dünya bir gündür, o da bugündür.’ derler. Hala ne diye oyuna dalar gidersin. Gel, iki hoş-beş edelim. Sözüm evvel kendime, sonra sanadır. İkimizin şahsında tüm kardeşlerimizedir...
Babamın dostlarındandı. Dimdik yürüdü. Hani Allah’tan başka kimsenin önünde eğilmemiş tipler vardır ya, öyle biriydi...
Büyük velilerden, hakikat şehidi… İsmi Hüseyin b. Mansûr, künyesi Ebu’l-Mugis’tir. 858 (H.244) yılında İran’ın Beyzâ şehrinde doğduğu rivayet edilmektedir. 919 (H.306) yılında ise idam olunarak şehit edildi. Gençlik yıllarında Tuster’de büyük velîlerden Sehl b. Abdullah et-Tusterî (k.s) hazretler..
4300 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, benim yanımda iki cariye, Buas (savaşı ile ilgili hamâsi) türküler söylerken çıkageldi...
"Her kim Kehf sûresinin başından on âyet ezberlerse, deccal fitnesinden korunur." (1)..
906. Âişe’nin (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Hz. Muhammed’in (s.a.s) vefatından sonra doyasıya yemedim. Eğer ağlamak isteseydim, ağlardım. Muhammed (s.a.s) vefat edinceye kadar onun ehli doymamıştır.”..
Osmanlı âlimlerinden. Meşhûr Muhammediyye adlı eserin müellifi. İsmi, Yazıcızâde Muhammed Efendi olup, babası Yazıcı Sâlih’dir. Babası, devlet hizmetinde kâtip olarak çalıştı. Ârif, münevver bir zât olup, ilm-i nücûma dâir beş bin beyte yakın mesnevî tarzındaki Şemsiyye isimli eserini, Ankara'da Dev..
Şeyh Ahmed Bedevi'nin müridleri günden güne artıyor ve herkes onun büyüklüğünden bahsediyordu. Bu hâl zamanın başkadısı (kâdi'l-kudat) olan Şeyh Takıyyüddin'in pek hoşuna gitmiyor ve Ahmed Bedevi'nin müridlerinin çoğalmasından rahatsız oluyordu...
Ehl-i Kitab'ın (yahudi ve hıristiyanlar) cennete girip giremeyeceği hususu güncel gibi gözükse de yaklaşık on iki asırdır kötü niyetli kişiler tarafından istismar edilmekte, itikadımız bozulmaya çalışılmaktadır...
