Muridan
Bir Musibet, Bin Nasihatten Yeğdir

Bir Musibet, Bin Nasihatten Yeğdir

Kumandanlarından biri, bir zafer dönüşü Halife Hz. Ömer’in huzuruna çıktı. Yanında kısa boylu, tıknaz biri bulunuyordu.

  Hz. Ömer:

  - “Bu kim?” diye sordu. Kumandan anlattı:

  - Efendim bu benim sağ kolumdur. Hangi görevi verdimse başarı ile tamamladı. En gizli haberleri yerine ulaştırdı. Bazen bir orduya bedel hizmet gördü. Zaferlerimi onun sayesinde kazandım diyebilirim.

  Aradan zaman geçti, aynı kumandan halifenin huzuruna yeniden çıktı. Ama mağlup bir kumandan olarak Halife sordu:

  - Hani sağ kolun nerede?

   - Sorma ey Ömer! İhanet etti, düşman tarafına geçti.” Bunun üzerine Hz. Ömer şunları söyledi:

  - Allah’tan başka hiç kimseye dayanmamak gerektiğini geçen sefer söyleyecektim, vazgeçtim. Bir musibet bin nasihatten yeğdir, diye düşündüm.”

 

  SEÇKİN MÜSLÜMANLARIN ÖNEMİ

  Halife Hz. Ömer bir mecliste hazır bulunanlara sordu:

  - Eğer dileğiniz hemen kabul ediliverecek olsa ne dilerdiniz?” İçlerinden birisi:

  - Benim falan vadi dolusu altınım olsun isterim. Onu harcayarak İslâm’a daha çok hizmet edeyim diye, dedi. Bir başkası:

  - Şu kadar sürüm (davar, koyun, keçi), mal ve mülküm olsun isterdim. Gerektikçe onları sarf ederek dine yararlı olayım diye, dedi. Herkes buna benzer şeyler söyledi. Hz. Ömer hiçbirini beğenmedi. Bu defa meclistekiler, Hz. Ömer’e sordu:

  - Ya Ömer! Peki, sen ne dilerdin? Cevap verdi:

  - Ben de Muaz, Sâlim, Ebû Ubeyde gibi Müslümanlar yetişsin isterdim. İslâm’a onlar vasıtasıyla hizmet edeyim diye.

 

Top