Bismillah deyip beyan ederek hikmet söyleyip Talep edenlere inci, cevher saçtım ben işte Riyazeti sıkı çekip, kanlar yutup "İkinci defter" sözlerini açtım ben işte
	
	Sözü söyledim, her kim olsa cemale talip
	Canı cana bağlayıp, damarı ekleyip,
	Garip, yetim, fakirlerin gönlünü okşayıp
	Gönlü kırık olmayan kişilerden kaçtım ben işte.
	
	Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol
	Öyle mazlum yolda kalsa, yoldaşı ol
	Mahşer günü dergâhına yakın ol
	Ben-benlik güden kişilerden kaçtım ben işte.
	
	Garip, fakir, yetimleri Resul sordu
	O gece Miraç’a çıkıp Hakk cemalini gördü
	Geri gelip indiğinde fakirlerin halini sordu
	Gariplerin izini arayıp indim ben işte.
	
	Ümmet olsan, gariplere uyar ol
	Ayet ve hadisi her kim dese, duyar ol
	Rızk, nasip her ne verse, tok gözlü ol
	Tok gözlü olup şevk şarabını içtim ben işte.
	
	Medine’ye Resul varıp oldu garip
	Gariplikte sıkıntı çekip oldu sevgili
	Cefa çekip Yaradan'a oldu yakın
	Garip olup menzillerden geçtim ben işte.
	
	Akıllı isen, gariplerin gönlünü avla
	Mustafa gibi ili gezip yetim ara
	Dünyaya tapan soysuzlardan yüzünü çevir
	Yüz çevirerek derya olup taştım ben işte.
	
	Aşk kapısını Mevlâ’m açınca bana değdi
	Toprak eyleyip "Hazır ol!" deyip boynumu eğdi
	Yağmur gibi melâmetin oku değdi
	Ok saplanıp yürek, bağrımı deştim ben işte. 
	
	Gönlüm katı, dilim acı, özüm zalim
	Kur'an okuyup amel kılmıyor sahte âlim
	Garip canımı harcayayım, yoktur malım;
	Haktan korkup ateşe düşmeden piştim ben işte.
	
	Altmış üçe yaşım ulaştı, geçtim gafil;
	Hakk emrini sıkı tutmadım, kendim cahil;
	Oruç, namaz kazaya bırakıp oldum ergin;
	Kötüyü izleyip iyilerden geçtim ben işte.
	
	Vah ne yazık, sevgi kadehini içmeden,
	Çoluk-çocuk, ev-barktan tam geçmeden
	Suç ve isyan düğümünü burada çözmeden
	Şeytan galip, can verirken de şaştım ben işte.
	
	İmanıma çengel vurup kıldı gamlı,
	Mürşit-i kâmil Hazır ol!" deyip saçtı koku
	Lânetli şeytan benden kaçıp korkusuz gitti kirli
	Allah'a hamd olsun, iman nuru açtım ben işte.
	
	Mürşit-i kâmil hizmetinde gidip yürüdüm;
	Hizmet kılıp göz yummadan hazır durdum;
	Yardım etti, Şeytanı kovalayıp sürdüm;
	Ondan sonra kanat çırpıp uçtum ben işte.
	
	Garip, fakir, yetimleri sevindiresin;
	Parçalayıp aziz canını eyle kurban;
	Yiyecek bulsan, canın ile misafir
	Hak'tan işitip bu sözleri dedim ben işte.
	
	Garip, fakir, yetimleri her kim sorar,
	Razı olur o kulundan Allah.
	Ey habersiz, sen bir sebep, kendisi saklar;
	Hak Mustafa öğüdünü işitip dedim ben işte.
	
	Yedi yaşta Arslan Baba ya verdim selâm;
	"Hak Mustafa emanetini eyleyin armağan"
	İşte o zamanda bin bir zikrini eyledim tamam
	Nefsim ölüp lâ-mekâna yükseldim ben işte.
	
	Hurma verip, başımı okşayıp nazar eyledi
	Bir fırsatta ahirete doğru sefer eyledi
	"Elveda" deyip bu âlemden göç eyledi
	Medreseye varıp, kaynayıp coşup taştım ben işte.
	
	Sünnet imiş, kâfir de olsa, verme zarar
	Gönlü katı, gönül inciticiden Allah şikâyetçi;
	Allah şahit, öyle kula "Siccin" hazır
	Bilgelerden işitip bu sözü söyledim ben işte.
	
	Sünnetlerini sıkı tutup ümmet oldum:
	Yeraltına yalnız girip nura doldum;
	Hakk'a tapanlar makamına mahrem oldum,
	Batın mızrağı ile nefsi deştim ben işte.
	
	Nefsim beni yoldan çıkarıp hakir eyledi
	Çırpındırıp halka ağlamaklı eyledi
	Zikr söyletmeyip şeytan ile dost eyledi;
	Hazırsın deyip nefs başını deldim ben işte.
	
	Kul Hoca Ahmed, gaflet ile ömrün geçti;
	Vah ne hasret, gözden, dizden kuvvet gitti;
	Vah ne yazık, pişmanlığın vakti yetişti;
	Amel kılmadan kervan olup göçtüm ben işte.