Muridan
Dîvân-ı Kebîr’den... Biz, Orucumuzu Gök Sofrası İle Açarız

Dîvân-ı Kebîr’den... Biz, Orucumuzu Gök Sofrası İle Açarız

Ey âlemlere rahmet olarak gönderilen aziz Peygamberimiz Efendimiz! (Dîvân-ı Kebîr, IV, 1974) · Ey gökleri aydınlatan ilahî çerağ, ey yeryüzünü nurlandıran Allah’ın rahmeti! Benim dertli halimi gör, feryadımı, iniltilerimi dinle, işit!

      ·       Ey gökleri aydınlatan ilahî çerağ, ey yeryüzünü nurlandıran Allah’ın rahmeti! Benim dertli halimi gör, feryadımı, iniltilerimi dinle, işit!·      Yüzlerce beladan kaçtım, senin merhametine, inayetine sığındım! Merhamet elini başıma koy, beni okşa yahut iyilik ve ihsan eteğini aç, iyilikler saç!

·      Ya benim muradımı ver, isteklerimi kabul buyur yahut bu murad ve istek duygusundan beni kurtar, bu dünya duygularını, isteklerini benden al! Verdiğin lütuf sözlerini yarına bırakmaktan vazgeç, geciktirme; bugün vadini yerine getir!

·      Ya öyle yap, ya böyle yap!

·      Ey nebîler sultanı! Ya “Şüphe yok ki biz, sana apaçık bir fetih vermişizdir“ kapısını aç da, yüzlerce zevk u safa gülistanları, yüzlerce neşe yaseminleri seyredeyim,

·      Yahut “Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?”  ayetinin ilhamlar taşan membaından su, şarap, süt ve bal, bu dört çeşit lütuf, iyilik, ihsan, aşk manevî ırmaklarını gönlüme akıt, feyizlerle coşayım!

·      Ey Senayî, ey büyük veli; yürü! Muhammed Mustafa (s.a.s) Efendimiz’in mübarek ruhundan meded, yardım iste; “Mustafa, âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir!

 

 Bir zamanlar beden yoktu; ben, tamamıyla candan ibarettim! (c. IV, 1822)

 

 

 

• Ey cevrinden, cefasından ahım göklere yükselen sevgili; bu kadar cevr etme! Beni çekemeyen, bana hased eden kişi, çektiklerimi duyar da sevinir!

 

 

• Gönlümü sen aldın; benim sevgilim sensin! İşime gücüme parlaklık veren, yoluna koyan sensin; bağım bahçem sensin, baharım da sensin! Ben, senin için yaşıyorum; ben, senin için varım!

• Sen, benim en yakın dostum idin; tuttun benim gece uykularımı çaldın ve bana yeni bir hırsızlık gösterdin! Hâlbuki benim senden başka bir kârım yok!

• Sen, benim canımsın; sen, benim dünyamsın, benim gökyüzümün Zühre yıldızısın! Öd ağacına benzeyen gönlüme ateş attın, yaktın!

• Bir zamanlar beden yoktu; ben, tamamıyla candan ibaret idim, seninle göklerde beraber idim! O zamanlar birbirimizle konuşamıyorduk; ne benim söz söylemem vardı, ne de söz işitmem!

 

Biz, dönüp efendimize gidenlerdeniz! (c. V, 2129)

 

 

 

• Biz, dönüp yine efendimize, yaratanımıza gidenlerdeniz; hem de tertemiz bir özle! Çünkü biz, O’na isyan edenlerden değil, emirlerine boyun eğenlerdeniz!

 

 

• Efendimiz ne diye bizi satın almaya kalkışır? Zaten biz, kendimizi O’na satmışız!

• Acıkan kişi fazla yerse, mide fesadına uğrar! Fakat biz, O’nun bakışlarına acıkmışız!

• Sen ölüp gidince, toprak altına atılınca, ebediyyen zayi olup gideriz sanırsın! Hâlbuki bizler, vade verdiği yerde O’nunla tekrar buluşacağız!

 

Ey canıma can katan! Perdeyi kaldır; Sen’i görmek istiyorum! (c. IV, 1963)

 

 

 

• Ey benim canıma can katan hayatım; perdeyi kaldır! Ey benim gamıma, kaderime ortak olan, nerde olursam olayım, daima benimle beraber bulunan Rabbim! Ey geceleri bana dost olan sevgili!

 

 

• Ey vakitli vakitsiz benim yalvarışlarımı yakarışlarımı duyan, ey varlığımın bütün zerrelerine sevgi ateşi salan Rabbim!

• Sen, bütün şekillerden münezzehsin, berîsin; canlardan bile temizsin! Sûretin, şeklin yok! Fakat benim bütün şekillerimin mıknatısısın; bütün varlığım Sana doğru koşmada, Sen’de yok olmadadır!

• Bu gece. kimselerin gelmediği tenha gecelerden biridir! Benim kimsesizliğime acı, lütfet ve gel; gel de, bu tenha gecede Sana sevda defterimi okuyayım, seni ne kadar çok sevdiğimi uzun uzun anlatayım!

 

Biz, orucumuzu gök sofrası ile açarız! (c. IV, 1892)

• Her akşam sofra kurmak nasıl adetse, bizde de ey sevgili, orucumuzu senin güzel hayalinle açmak âdetimiz olmuştur!

• Senin hayalinle, seni düşünerek oruç bozanlara, lütfedersin, yüzlerce ihsanlarda bulunursun! Bu, Hz. İsa’nın yukarılardan gök sofrası indirmesi gibi olur!

• Gönlün gıdası senin aşk mutfağından olunca, yer sofrasından el çekerek uzakta durmak gerektir!

• Gıda olarak bize, o gönül ateşinden hep ab-ı hayatlar sunulur! Biz, gönül ateşinin üzerinde hoş kokulu ladin yağı gibi sevinerek yanarız ve etrafa güzel kokular yayarız!

• Topraktan doğup tekrar toprağın içine girerek çürümek, hayvan işidir! Bu iş, gönlün ve canın işi değildir!

 

www.zuhurdergisi.com sitesinden alıntıdır.

Top