Muridan
Tasavvuf, Havâsa âit Ledün İlmidir

Tasavvuf, Havâsa âit Ledün İlmidir

Hz. Ebû Hüreyre der ki:"Ben Allah Rasûlü'nden iki kap ilim aldım.Bunlardan birini halka anlattım. Diğerini eğer meydana çıkarıp anlatacak olsaydım,şu boynum gider­di."

Mutasavvıflar arasında yaygın olan görüşe göre Hz.Peygamber (s.a.v)'in Allah'tan al­dığı üç nevi ilim vardır. Bunlardan biri, Hz. Peygamber'in as­habının hepsine öğrettiği; emir ve nehiylerden oluşan şeriat İlmi, diğeri ashabın bazılarına talim buyurduğu özel ilim (tari­kat, tasavvuf ya da havâss ilmi), bir diğeri de Allah ile kendisi arasında bir şifre mesabesinde olan ve mânâsı sadece kendisine malum, muhatabı bizzat kendileri olan ilimdir. Kur'ân'daki hurûf-i mukattaa ve müteşâbih âyetler bu türdendir. Allah Rasûlünün bizzat kendisinin: "Siz benim bildiklerimi bilmiş olsay­dınız, çok ağlar, az gülerdiniz" 1 hadisi-i şerifi Hz. Peygamber'in her aldığı bilgiyi aktarmakla yükümlü olmadığını göstermekte­dir. Ayrıca şu hadisler, Efendimiz'in bazı sahâbîlere mahrem şekilde öğrettiği öne sürülen bir bilginin var olduğuna delil sayılmaktadır: Hz. Ebû Hüreyre der ki: "Ben Allah Rasûlü'nden iki kap ilim aldım. Bunlardan birini halka anlattım. Diğerini eğer meydana çıkarıp anlatacak olsaydım, şu boynum gider­di." 2 Mutasavvıflara göre bu sözde geçen ve anlatılmayan ilim, şeriata bağlılık ve Hz. Peygamber'e muhabbet sonucu meydana gelen özel ve bâtmî ledün ilmidir. Yine Muâz b. Cebel'in bir gün Rasûlullah'ın terkisine bindiği, orada kendisine bir başka­sına açıklanmasına izin verilmeyen bir sırr ve gizli bir bilgi verildiği rivayet olunmaktadır. 3 Allah Rasûlü'nün sırdaşı Huzeyfe b. Yemân'a nifak ve münafıklar konusunda kıyamete kadar olacak şeyleri haber verdiği nakledilmektedir.4 Ebû Bekir (r.a) ile konuşmakta olan Allah Rasûlünün yanına gelen Hz. Ömer'in, sanki Arap olmayan bir kimse gibi konuşulanlarda; hiçbir şey anlamadığının rivayet edilmesi, Allah Rasûlü'nü bazı sahâbîlere özel bilgiler verdiğine delil sayılabilir.

Allah Rasûlü'nden ilm-i havass adıyla öğrenilen ve daha sonraki nesillere yazılı ve sözlü olarak değil de, manevî verâse1 ruhî tecrübe ve hal yoluyla intikal eden; ibadet ve muhabbet sonucu elde edilen, ilm-i ledün adıyla anılan bir bilgi türü vardır. Bu bilgi yolu tasavvufun konusuna girmektedir.

Bütün İslâmî ilimlerin ana kaynağı Kur'ân ve sünnettir. Bu kaynakların yorumu konusunda fıkıh ve kelam gibi ilimler, akıl aracılığı ile istidlal ve burhan yolunu kullanırken, tasavvuf keşf ve ilham, yani ledün yolunu kullanmaktadır. Ancak ilm-i ledün sırrına ermek; ibadet, riyâzat ve mücahede ile belli bir manevi olgunluğa ermeyi gerektirmektedir. Kur'ân-ı Kerim âyetleriyle hadislerde bu konuya delil olabilecek ifadeler vardır. Nitekim Kehf sûresinde (18/65-82) Mûsâ ile Hızır'ın arkadaşlığı sırasın da Musa'nın olayların dış yüzüne bakarak hükmettiği, Hızır'ın, ise ilm-i ledün sayesinde meselenin içyüzüne vâkıf olduğu görülmektedir.

Bu konuda delil sayılan âyetlerden bazıları şöyledir:

"Takva üzere olunuz ki Allah size öğretsin." 5

"Eğer takva üzere olursanız Allah size furkan; iyi ile kötüyü ayırdedecek nur verir." 6

"Allah'tan korkun ve Rasûlü'ne inanın ki, Allah size rahmetinden iki kat versin ve sizin için, ışığında yürüyeceği­niz bir nur ortaya koysun." 7

Bu âyetlerde geçen furkan, rahmet ve nur gibi kavramlar, bir bakıma insanda meydana gelen "gönül aydınlanması" sayesinde ortaya çıkan "vehbî ilim" diyebileceğimiz keşf, feth ve İlhamlardır.

Bu konuya delil olabilecek hadislerden bazıları da şöyledir:

"Her ümmetin mukaddesleri; keşf ve ilhama mazhar kişileri var­dır. Bu ümmetin mukaddeslerinden biri de Ömer b. Hattâb'dır." 8

"Öğrendikleriyle amel edene Allah Teâlâ bilmediklerini öğre­tir." 9

"Kırk gün süreyle Allah'a ihlasla amel edenin kalbinden lisanına hikmet pınarları akmaya başlar." 10

 

Keşf ve ilham, mutasavvıflar için hakikata ulaşmada bir yol ve bir araç olmakla birlikte, hiçbir zaman gaye ve amaç değildir Çünkü keşf ve ilham sadece sahibini bağlar. Sûfînin keşfi, müctehidin içtihadı gibidir. Hatâ ve sevap ihtimali her zaman vardır.

* * *

1. Buhârî, Küsûf 2; Müslim, Salât.

2. Buhârî, İlim 42.

 3.  bk. Buhârî, İlim 49.

4. Bk. Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, II, 465-473

5. el-Bakara, 2/282

6. el-Enfâl, 8/129.

7. el-Hadîd, 5/28

8. Buhârî, Fezâil, 16.

9. Mevsûatu etrâfi'l-hadîs, VIII, 403; Hilyetü'l-evliyâ, X, 15.

10. bk. Keşfii'l-hafâ, II, 224 (2361).

* * *

Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz

Top