Muridan
Feleğe Kahretmek

Feleğe Kahretmek

Müslümanlar arasında oldukça yaygın ve yanlış bir gele¬nek mevcuttur. Her önüne gelen feleğe kahreder, sövüp sayar...

  Bu durum folklorumuza o kadar yerleşmiştir ki, sebebi kendimiz olan kötülüklerde hep feleğe söverek rahatlamaya çalışırız.

  Felek, lügatte gökyüzü boşluk, sema... gibi anlamlara gel­mektedir. Mecazî olarak da insanın kaderine hükmettiği bilinen, görünmez ve bilinmez bir güç ve sembol olarak ebedi eserlerde kullanılmaktadır. Kaderden şikâyetler, kadere kafa tutmalar hep feleğe söylenmiştir. “Evin yıkılsın felek”, “Kambur felek”... gibi sözler de hep bu maksatla söylenen sözlerdir.

  Araplar da başlarına gelen acı ve kederlerin sebebi olarak hep “zamanı (dehr)” suçlamaktadırlar. Başlarına gelen hastalık, ölüm, mallarına gelen felaketleri hep zamana yükler “Ya haybete’d-dehr” ifadesini çok kullanırlar. “Bizi ancak zaman helak eder(1)” sö­zü de Araplar arasında yaygındır.

  Şikâyetlere dikkat edilirse, görülecektir ki şikâyetlerin hepsi­nin arkasında, hayrı da şerri de yaratan Allah bulunmaktadır. Kader de zaman da Allah’ın yarattıkları değil mi? Kul kendi kade­rini ve zamanını kendisi çizip değerlendirmiyor mu? “Suç samur kürk de olsa kimse üzerine giyinmez” özdeyişinde de ifade edildiği gibi kul, kendi suçunu kendi üzerine almak istemiyor, yaratıcının Allah olduğunu biliyor ve direk olarak O’nu da suçlayamıyor. Böy­lece felek denilen sembol kelime ile içini döküyor, başına gelen be­lanın intikamım hakaretamiz sözlerle ondan alıyor ve güya yüre­ğini ferahlatıyor. Ama farkında olarak veya olmayarak Allah’a ve Kadere isyan ediyor!

  Bir hadis-i kudside Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur:

  “Âdemoğlu zamana sövmekle bana eziyet ediyor. Dehr benim, bütün işlerin yaratıcısı da yine ben.”(2)

  O halde felek kim oluyor? Zamanın insan üzerindeki etkinliği de olabilir; tabii ki değildir. Ama yukarıda da değindiğimiz gibi kul, farkında olmadan Allah’a isyan ediyor.

  Anlaşılıyor ki mü’min inancı gereği felek kelimesini bu an­lamda asla ağzına almamalı, Türkü ve şarkımıza da girmiş olan bu ifadeyi asla kullanmamalı ve başkalarını da ikaz etmelidir.



  (1) Casiye Sûresi, 45.
  (2) Buhari, Edeb, VI/166, Müslim, K. Elfaz, 2246.

Top