Muridan
Bazı Zevâid Sünnetler

Bazı Zevâid Sünnetler

Peygamberimiz Aleyhisselam, karnının üzerine (yüzükoyun) yatan bir adama rastlayınca: "İşte bu, Allah'ın hiç sevmediği bir yatıştır!" buyurdu. Peygamberimiz Aleyhisselam in hiçbir zaman ayaklarını meclisinde bulunanların önüne doğru uzat­tığı görülmem iştir.

 Peygamberimiz Aleyhisselam, döşeğinde uyumak istediği zaman, sağ yanının üzerine yatar, sağ elini sağ yanağının altına koyar, sonra da:

 "Allah'ım! Kendimi Sana teslim ettim. Yüzümü Sana çevirdim. İşimi Sana ısmarladım. Sırtımı Sana dayadım.

 Ben Senin azabından korkar, rahmetini umanm. Senin rahmetinden başka sığınılacak yoktur. Senin azabından başka korunulacakyoktur!

 Ancak Senin rahmetine sığınılır ve ancak Senin rahmetinle korunulur!

 Ben Senin indirmiş olduğun Kitabına ve göndermiş olduğun Peygamberine (herkesten önce) inan­mışım dır!

 Ey Rabbim! Yanımı Senin isminle yere koydum!

 Eğer ruhumu tutar, alıkoyarsan, ona rahmetinle muamele et!

 Eğer onu salarsan, salih kullarını koruduğun gibi, onu da koru!

 Allah'ım! Ben Senin isminle ölür, Senin isminle dirilirim!

 Bize yediren, içiren, her ihtiyacımızı karşılayıp gideren, bizi barındıran, sığındıran Allah'a hamd olsun!

 Nice kişiler var ki, kendilerinin ne ihtiyaçlarını karşılayanları var, ne de barındıranların

 Allah'ım! Kullarını huzurunda topladığın günde azabından Beni koru!" diyerek dua ederdi.

 Yatağa girdiği zaman:

 "Göklerin ve yerin Rabbi, herşeyin Rabbi olan, tohumu ve çekirdeği çatlatıp çimlendiren, Tevrat'ı, İncil'i ve Kur'ân'ı indiren Allah'ım!

 Ben her kötülük sahibinin kötülüğünden Sana sığınırım! Çünkü onu perçeminden tutan Sensin!

 Allah'ım! Evvel Sensin! Senden önce olan hiçbir şey yoktur!

 Âhir Sensin! Senden sonra olan hiçbir şey yoktur!" buyurur;

 Uykudan uyanıp kalkarken de:

 "Hamd olsun O Allah'a ki, bizi öldükten sonra diriltti!

 Kıyamet günü dönüşümüz de, O'na olacaktır!" derdi.

 "Başka hiçbir ilah yok, ancak Sen varsın! Seni teşbih ve tenzih ederim! Allah'ım! Günahlarımı yariıgamanı ve rahmetini dilerim! Allah'ım! İlmimi arttır! Bana doğru yolu gösterdikten sonra kalbimi kay­dırma! Yüce katından bana bir rahmet de ihsan buyur! Çünkü, bağışı en çok olan Sensin Sen!" diyerek dua ettiği de olurdu.

 Peygamberimiz Aleyhisselam, kamının üzerine (yüzükoyun) yatan bir adama rastlayınca:

 "İşte bu, Allah'ın hiç sevmediği bir yatıştır!" buyurdu.

 Peygamberimiz Aleyhisselam in hiçbir zaman ayaklarını meclisinde bulunanların önüne doğru uzat­tığı görülmem iştir.

 Peygamberimiz Aleyhisselam ne kapalı kapılar arkasına çekilir, ne perdeler arkasında dikilir, ne de kendisinin önüne tabaklarla yemekler taşınırdı.

 Peygamberimiz Aleyhisselam toprak üzerinde oturur, yemeğini de yerde yerdi.

 "Ben kulun oturduğu gibi oturur, kulun yediği gibi yerim! Ben ancak bir kulum!" buyururdu.

 Peygamberimiz Aleyhisselam yemeği üç parmakla, şehadet parmağı ile onun iki yanındaki par­maklarıyla yerdi.

 Peygamberimiz Aleyhisselam:

 "Sizden biriniz birşey içerken kabın içine solumasın!" buyurur; yenilecek, içileceklerin içine sol­unmasını yasaklar, su içerken iki-üç kere nefes alır. "Bu, daha yararlı ve daha kandırıcıdır!" buyururdu.

 Peygamberimiz Aleyhisselam:

 "Kim elindeki et-yağ kokusunu, bulaşığını yıkamadan uyurda kendisinin başına birşey gelecek olur­sa, kendisinden başkasını suçlamasın!

 "Yemeğin bereketi tepesinde (ortasında)dır.

 Sizden biriniz yemek yiyeceği zaman, çanağın üst (orta) tarafından yemesin, alt tarafından yesin!

 Çünkü bereket onun üst (orta) tarafından iner!" buyurmuştur.

 Ömer b. Ebu Seleme der ki:

 "Ben Resûlullah Aleyhisselamın terbiyesi altında bir çocuktum.

 Yemek yerken elim yemek kabının içinde dolaşırdı!

 Resûlullah Aleyhisselam, bana:

 'Ey oğul! Besmele çek, sağ elinle ye ve de önünden ye!' buyurdu.

 Bundan sonra hep böyle yemeye devam ettim."

 Peygamberimiz Aleyhisselam, yemek ortaya konulduğu zaman:

 "Allahümme bârik lenâ fîmâ razaknâ ve kına azâbennar! Bismillah!" diyerek dua ettikten sonra yem­eye başlardı.

 Yemeğin başında Besmele çekilmesi unutulur da yemeğin sonuna doğru hatırlanırsa, "Yemeğin evveli ve ahiri için Bismillah" denilir.

 Peygamberimiz Aleyhisselam, abdest ve gusülde, ayakkabısını giymekte-mümkün oldukça-hep sağdan başlamayı sever, birşey alacağı zaman sağ eliyle alır, birşey vereceği zaman sağ eliyle verir ve başlayacağı herşeye sağdan başlardı.

 "Sizden biriniz, ayakkabısını giyeceği zaman, giymeye sağdan başlasın! Ayakkabısını çıkaracağı zaman da, çıkarmaya soldan başlasın! Ayakkabı giyilirken sağ ayak ayakların evveli; ayakkabı çıkarılırken de, sağ, ayakların ahiri olsun!" buyururdu.

 Rivayete göre, Enes b. Malik der ki:

 "Ben bir kere Resûlullah Aleyhisselam içsin diye evimdeki besi koyunumu sağmıştım.

 Bu koyunumun sütü evimdeki kuyunun suyu ile karıştırılıp Resûlullah Aleyhisselama bir bardakla sunuldu.

 Resûlullah Aleyhisselam ondan içti.

 Kendisinin solunda Ebu Bekir, sağında bir çöl Arabi otur uy ordu. Ömer b. Hattab da bir köşede bulunuyordu.

 Ömer b. Hattab, Resûlullah Aleyhisselamın artan sütü çöl Arabına vermesinden korkarak:

 'Yâ Rasûlallah! Artan sütü sol yanındaki Ebu Bekir'e ver!' dedi.

 Resûlullah Aleyhisselam ise, artan sütü bedeviye verdikten sonra:

 "Sağa (sağdakine!) verilecek! Sıra ile sağa (sağdakine) verilecek!" buyurdu.

 Prensibini bozmadı, bozdurmadı!

Top