Muridan
Mektubat-ı Geylani - 7. Mektup

Mektubat-ı Geylani - 7. Mektup

Huzur ehlinin derecelerini düşün. Onları Hak Teâlâ: -“Yüzlerinden, vasıl oldukları lutufların sevincini görürsün…” (Mutaffifin/24)

Ey Aziz,

Şu aldatıcı âlemden geç… Bu, aynı zamanda ilahi bir emirdir. Çünkü Cenab-ı Hak:

-“Sizi bu dünya hayatı aldatmasın… Aldatıcı sizi, Allah’ı anarak kandırmasın…” (31/33)

Burada aldatıcı şeytandır. O gelir, yaptıracağını yaptırır… Sonra da:

– Allah kerimdir, istiğfar eyler, bağışlanırsın…

Gibi sözler eder ve seni kandırır… Sakın onun bu sözüne kanmayasın. Hem istiğfar nasip olacağını nereden biliyorsun? Tevbe, istiğfar etmeden ölenlerin sayısı az mıdır?

Huzur ehlinin derecelerini düşün. Onları Hak Teâlâ:

-“Yüzlerinden, vasıl oldukları lutufların sevincini görürsün…” (Mutaffifin/24)

Mealine gelen ayetiyle tarif eder. Bunların daldığı nimet âlemi, vuslat âleminin taa kendisidir. Vuslat âlemine erenler burada da bilinir.

Yüzlerine bakınca anlarsın, içine bir ferahlık gelir. Özüne nur dolar. Ve umulur ki, bu sayede kalbin manevi rayihaları almaya has haliyle, o erenler için buyrulan:

-“Rahatlık, reyhan ve nimetler vardır…” (56/89)

Ayet-i kerimesinin manasını anlarsın. Ve o tatlar, o kokular ve o nimetler sana da gelir…

-“Onlara, üzeri misk mühürlü şaraptan içirilecek…” (Mutaffifin/26)

Mealini taşıyan ayet-i kerime ile bildirilen şarabdan sen de içersin…

Bundan sonra keşfin açılır.

-“Rabbından sana geldi…” (Yunus/94)

Cümlesiyle anlatılan mana örtüsü sana da açılır… Ve o anda sen, tefrid sergisinde bulunmuş olursun. Artık sen bir başka âleme aitsin. Kendini rasgele işlere veremezsin. Bu sebeple sana şu emir gelir:

-“Allah’ın gayrı olan, sana faydası ve zararı olmayacak şeyleri isteme…” (Yunus/106)

Yani onlardan bir şey umma. Bir şey bekleme. Korkma…

Kalb kulağın da açılır. Ünsiyet ve ülfet destanları gibi yazılan, hikâyeleri, fıkraları dinlersin. Çünkü Hak Teâlâ:

-“Sana kıssaların en güzelini anlatacağız…” (Yusuf/3)

Buyurur. Hatta anlatır da… İşte onları dinledikten sonra, şahid kim? Meşhud kim?

Anlarsın. Buradaki sırrı çözmek sana nasip olur…

Bundan sonra halin değişir. Bir bakarsın ki, son hadde varan bir aşk ve şevk içindesin.

Ve yerinde duramaz haldesin. Nağmelerin tadı, seni tesiri altına almıştır. Hele şu ilahi hitabın tadı ile sen mest olursun, kalkar dönersin bile…

-“Sözü duyan ve en güzeline uyan kullarıma müjdele…” (39/18)

Bu hitabın güzelliği sende can mı bırakır ki?

Hal böyle iken fazla aşırı gitmemen de gereklidir. Bu sebeple önceki şenliğin karşıtı, bazen da başını eğer hüzün murakabesine dalarsın…

-“Emrolunduğun gibi dürüst ol, seninle Tevbe yolunu tutanlar da öyle…” (Hud/112)

Mealini taşıyan ayet-i kerime seni bu hale getirir.

Artık ilahi kervanın zincirine takıldın sayılır. Sen de erenlerden biri oldun demektir. Bu halini çeşitli hareketlerinden sezersin. Bir bakarsın ki:

-“Toplu olarak ilahi bağa sarılınız…” (Âl-iİmrân/103)

Emri gereğince metin bir bağa sarılıyorsun.

Bunu yaparken kendinde bir varlık görmez.

-“Yardım yalnız Allah katındadır…” (Enfal/10)

Fermanına sarılırsın…

Bu arada korkar, titrer ve inlerken kendini:

-“Allah sizlere şefkatlidir, merhametlidir…” (Hadid/9)

Mealinde buyrulan emrin sahilinde bulursun. Bazen de:

-“Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, amel-i Salih işlesin ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın… ” (Kehf/110)

Bahçesine girersin, ihlâs elleriyle.

-“Bütün dereceler amellerine göre verilir…” (En’am/132)

Cümle-i celilesi nehirlerinden içersin. Ve orada okuyacağın şu cümle ise, sana gölgelik eder:

-“Namazım ve diğer ibadetlerim ve ölümüm, âlemlerin Rabb’ı olan Allah içindir…” (En’am/162)

Ve orada ilahi nimet sofrasına kurulur yersin. Bu arada sana o ilahi sofrayı açan cümle şudur:

-“Allah kadar, ahdine vefa gösteren kim olabilir? O halde, O’nunla yaptığınız alışveriş için sevininiz…” (Tevbe/111)

Vuslat yolun açıldı. Varlığın sahibini buldun. İlahi hazrete erdin. Yolculuğun tamam oldu. birçok nimetler içindesin. Ama hikmete pek vakıf olmadığın için biraz üzülme yoluna koyulurken imdadına şu ilahi cümle yetişir:

-“Ey kullarım, bugün size korku yoktur… Ve mahzun da olmazsınız…” (Zuhruf/68)

Cenab-ı Hak bizleri de bu kullar arasına katsın…

Âmin…

Top