Muridan
Tasavvuf Nedir?

Tasavvuf Nedir?

Tasavvuf, Kur´an-ı Kerim ahlakı ile ahlaklanmaktır.Allah Resulü (s.a.v.) nün iç âlemi, manevî halleridir.

Şeriat-i Muhammediyye´nin ince edepleridir.
Tasavvuf, bencillik değil, diğer benliktir, başkalarıyla kaynaşmadır.

Tasavvuf; merhamettir, muhabbettir, hizmettir.
Laf ebeliği, söz kalabalığı değil, samimiyet, ihlâs ve hikmettir.
Kalp temizliği, irfan yüceliği ve salih amel üreticiliğidir.
Dedikodu değil, güzel haldir.
Taşa karşı gül, zehire karşı panzehirdir.
Gözlere nur, gönüllere sürurdur.
Tasavvuf, deliyi veli yapar. Taşkını uslu kılar, taş bağrı ısıtır, yumuşatır; merhametsizi rikkatli, katı kalpliyi gözü yaşlı eder.
Şaşkını, gafili karanlıktan aydınlığa çıkarır.
Deryada çırpınanı, selamet sahiline ulaştırır.
Cahili eğitir, marifet hazinesi yapar.
Çölü, çorağı irfan pınarları ile sular, yeşertir.
Tasavvuf, çobanı sultanlaştırır, sığ bilgiyi ummanlaştırır.

Kişiyi halka makbul ve mergup (aranan), Hakk´a mahbup eder.
Tasavvuf, topraktan yaratılan insanı nurlandırır, melekleştirir. Rahman´ın huzuruna layık eyler, iltifatına ulaştırır.
Tasavvufla samanlık seyran, daracık yerler adeta meydan olur.
Tasavvufla gaflet ve körlük yok edilir. Müminin basiret gözü açılır, dünya sevgisi ile harabe haline gelen kalpler, Allah aşkıyla mamur ve abadan olur.
Tasavvufta manevî karanlıklar bir bir dağılır, insanın içi-dışı pür-nur olur. Müminlere köhne bir zindan olan şu köhne cihan, gerçek bir gülistan haline gelir.
Tasavvuf, dinimizin özü, iliği ve gerçek anlamı, asıl amaç olan `İnsan-ı Kamil´ olmanın yolu ve yöntemidir.
Tasavvuf, tüm devirlerde olduğu gibi, hatta onlardan da fazla, yirminci yüzyılın sonunun şu stresli, sinirli, gerilimli, bunalımlı, şüpheci, aceleci, dertli, hasta ve bedbaht insanının `Nerede? diye gece gündüz aradığı, yalan-yanlış yerlerden sağlamaya çalıştığı `Gerçek Mutluluğun İlahî Yolu ve ´, `Anahtarıdır´.

Bu noktada söylenecek bir şey daha vardır. Bugünün insanı tasavvufun hakikisini sahtesinden nasıl ayırt edecek, bunu kimden öğrenecek, kâmil bir mürşidi nasıl bulacak, bir takım sahtekâr haramilerden nasıl korunup kendini kollayacaktır? Tasavvuf, İslam'ın zenginliği ve güzelliği olduğuna göre Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şerifler bize bu yolun bütün inceliklerini ve gerçeklerini bir bir ortaya koymaktadırlar. Bunlar Allah Resulü (s.a.v.) nün ortaya koyduğu şeriat hükümlerinden başkası değildir.
Mevlana Celalettin Rumi Hazretleri Mesnevi Şerifi´nde : Tasavvuf nedir diye bir uluya sordular: ``Gam ve keder zamanında ferah bulmaktır´´ ifadesini kullandı.
Şeyh Ebu Muhammed El Ceriri Hazretleri : ``Her türlü iyi ahlak ile ahlaklanıp her nevi kötü ahlaktan uzaklaşmaktır.´´demiştir.
Cüneyd Bağdadi Hazretleri tasavvufu, ``Hakkın seni sende ifna edip kendisiyle ihya etmesidir.´´ ifadesiyle tarif etmiştir.
Diğer bazı ünlü sufilere ait tasavvuf tarifleri aşağıda verilmektedir .

Reveym b. Ahmed Bağdadi : Kendini Allah’ın murad ettiği şey üzerine bırakıvermen,

O’nun İradesine mutlak olarak teslim olmandır. Üç esas üzerine kurulmuştur. Fakr; Allah’a muhtaç olma esasına yapışmak, bezl, isar ve cömertliği gerçekleştirerek bunu kendi vasfı haline getirmek, Allah’a teslim olarak itiraz ve ihtiyarı terk etmektir. Canını bağışlamaktır. Bunu yapamadınsa sufilerin hezeyanlarıyla hiç uğraşma.
Ebu Bekir Şibli : Karşılıklı dostluk ve sevgidir. Hiçbir kaygı duymadan Allah ile beraber olmaktır. Yakıcı bir ateştir. Duyu organlarını zapt etmek ve ruhun üfleyişlerine kulak vermektir.

Amr b. Osman Mekki : Kulun her vakitte, o vakit içinde yapılması en uygun olan amel ve ibadetle meşgul olmasıdır.
Ebu Said Miheni : Vasıtasız olarak kalbin Hakk ile kaim olmasıdır.
Cafer Huldi : Şerefli bir ahlaka doğru yükselmek, kötü ahlaktan yüz çevirmektir.
Ebu Bekir Kettani : Ahlaktır. Seni ahlaken geliştiren tasavvuf, kalp safası yönünden de geliştirmiş olur.

Tasavvufun diğer tarifleri :

Cömertliktir, zariflik ve temizliktir.
Uyanık ve müteyakkız olmaktır.
Kirlerden temizlenmek, kinlerden kurtulmaktır.
Şehvet ve arzuyu terk etmektir.
Mütevazı olmak, yedirmek, içirmek, ikramda bulunmaktır.
Bilmektir. Sadakattir, cömertliktir, ahlaktır.
Hakk ile muvafakat, halk ile gülüşmektir.
Cömertlik ve vefadır.
Tasavvuf, incinmemek ve incitmemektir.
Tasavvuf gönül bilgisidir.
Tasavvuf hikmetleşmektir.
Tasavvuf sevmeyi ve sevilmeyi öğrenmektir.
Tasavvuf zıtları birleştirmektir.

Bütün bu tanımlar, Muhammed Nuru’nun pınarından sulanan Hak dostlarının gönül bahçelerinin çiçekleridir. Farklı gibi görünseler de aslında bu tariflerin hepsi aynı manayı ifade eder. Fark yalnızca tasavvuf ehlinin mizaç ve meşrebinden ileri gelir. Bütün bu tanımlar, rengini, ahengini O’ndan almıştır. O ki tasavvuf ehlinin piri Hazreti Muhammed (s.a.v.)’dir. Bu sözler batmayan güneşin ışık huzmeleridir. Sahibi Cenabı Hak’dır. Her velinin tasavvuf tanımı doğrudur. Çünkü bunlar, tasavvufu yaşayan ve hissedenlerin gönül âlemlerinden harf kalıplarına bürünmüş, satırlara dökülmüş tariflerdir.
Bu tarifleri gördükten sonra, sonuç olarak tasavvuf hakkında şunları söylemek mümkündür :
İnsan; görünen, bilinen suretin dışında öz varlığı itibariyle bütün mahlûkatın en şereflisidir. İnsanın kendinde gizli bir hakikat vardır. Bu hakikat onda daima bir tatminsizlik meydana getirir. Ne servet, ne saman, ne mevki, ne makam, ne şan ne de şöhret ona huzur vermez. Huzuru bulmak ve sükûnete erişmek isteyen insan büyük bir arayışın içine girer. İşte tasavvuf eğitimi ihtiyacı bu noktada ortaya çıkar.

İslâmiyet, ana hatlarıyla iman, ibadet ve ahlaktan ibarettir. Kelâm ilmi imanı, fıkıh ilmi ibadeti, tasavvuf ilmi de ahlakı ele alır. Tasavvuf, İslâmı derunî bir şekilde yaşamaktır. Ruhî ve vicdanî bir duyuşun mahsulüdür. Şekilden manaya geçmek, kabuktan öze ulaşmaktır. Kâlin hâl olmasıdır.
İslâm tasavvufunun menşeini inceleyen bazı zatlar, İslâm öncesi tasavvufî akımlarda da benzeri esasları gördüklerinden, onu ya Hint’te, ya İran’da veya daha başka yerlerde aramışlardır. Hâlbuki İslâm tasavvufunu doğrudan doğruya Kur’ânda ve Resulullah’ın (asm.) hayatında aramak lâzım gelir.

Çünkü tasavvufta yer alan ``zikir, fikir, nefis terbiyesi´´ gibi esaslar, Kur’ânda çokça bahsedilen konulardır. ``Yaşayan Kur’ân´´ durumunda olan Resulullah ise, tasavvufî hayatın en zirve tatbikini göstermiştir."

 

 

YUNUSEMRE DERGİSİ

Top