Muridan
Anlayış Makamı, Sühreverdî (k.s)

Anlayış Makamı, Sühreverdî (k.s)

İşitmenin hayırlı oluşunun alameti, kişinin Hakk’tan duyduğunu bütün özellik ve vasıflarıyla anlayarak işitmesi ve dinlemesidir. Sûfî, anlatılan ve ilham edilene kulak verir.

Şibli (k.s): “Kuran’ın nasihatleri, kalbi Allâh ile beraber olan ve göz açıp kapayıncaya kadar da olsa O’ndan (c.c) gafil olmayanlar içindir.”

Anlayış makamı, sohbet ve konuşma yeridir. O da kalbin işitmesinden ibarettir. Müşahede makamı ise kalbin basiretli olmasıdır. Anlayış, ilham ve semaın tabi neticesidir.

Kalbin ölümü, nefsin şehvetlere dalmasındandır.

Allâh Teâlâ’ya kulak vermeye mani olan her şey nefisten kaynaklanır.

Anahatlar umumi bir bakışla idrak edilir. Teferruat ise insan yaratılışının kifayetsizliği sebebiyle tamamıyla idrak edilemez.

Tohum eken, hâkime benzer. Tohum ise doğru söze benzer.

Heva ve hevesten tat almak asalak bir dikenin gelişmekte olan bir bitkiye mani olması gibidir.

Sûfînin kalbi ilahi sevginin bütün lezzetleriyle konakladığı yerdir. Saf sevgi ruhu huzuru İlâhî’ye ulaştıran bir bağdır.

Rasûlullâh (s.a.s) kâinat yaratılmadan önce makam-ı istikrara en yakın kişi olmuş, temkin sohbetine katılmış bulunduğundan bütün hal ve davranışlarında ilahi nurlar apaçık görülmüştür.

Fehimden ilme, ilimden a‘mâle ulaşılır.

Ayetler, ilahi hususiyet ve vasıflar taşır. Okunması ve dinlenilmesiyle ilahi tecelliler yenilenir ve kişi Allâh’ın azamet ve cemalinin aksettiği bir ayna olur.

Cafer-i Sadık: “Allâh kullarına kelamı ile tecelli eder, fakat onlar bunu idrak edemezler” demiştir.

Duydukları ve dinledikleri Allâh katından olunca, duyduğu gördüğü, gördüğü duyduğu olur. Sonu evvelki haline döner. Evveli sonu olur.

Konuşana sözünü bitirinceye kadar mühlet vermek, dinlerken sağa sola bakmamak ve hatibin yüzüne bakmak iyi dinleme adabındandır.

    Rasûlullâh (s.a.s)’tan gelen haberleri, sâlihlerin hayatını, âhiret ahvalini dinlemek, ilim öğrenmek isteyene gereklidir.

    AVÂRİFÜ’L-MA‘ÂRİF (TASAVVUFUN ESASLARI)

Top