İmâm-ı Azam Ebû Hanife (r.a)'ye bir grup inkarcı gelmişti. Bunlar, Allahu Teâlâ'nın varlığını ve âlemlerin yaratıcısı olduğunu inkar ediyorlardı...
Lihyân oğulları, İslâmiyet’i kendilerine öğretmeleri için Hz. Peygamber'den muallim istemişlerdi. ..
Rasûlullâh (s.a.s), büyük olsun küçük olsun karşılaştığı Müslümanlara selam verirdi...
`Ey sevgilicik! Ağlama!(4) Sus!(5) Ben, senin baban olursam, Âişe de annen olursa, razı olmaz mısın?’..
Peygamberimiz aleyhisselamın zevcelerinden Hz. Ümmü Seleme’ye, Rasûlullah aleyhisselamın Kur’ân-ı Kerîm’i nasıl okuduğu sorulmuştu. O da:..
Peygamberimiz aleyhisselam yalnız kendi kavminin değil, Hz. Ali’nin dediği gibi, bütün insanların da en doğru sözlüsü ve ahdine en vefalısı idi...
Kur’an-ı Kerim’de iman ehlinin özelliklerinden biri anlatılırken, “Onlar, Allah’ı ayakta iken, oturarak ve yanlarına yaslanmış olarak zikreden kimselerdir” (Al-i İmrân, 191) ve “Ticaret ve alışveriş onları Allah’ı anmaktan alıkoymaz” (Nûr 24/37) buyrulmaktadır. ..
Allah Rasûlü (s.a.s), Medine’ye varışından yaklaşık beş ay kadar sonra muhacir ve ensâr arasında, tarihte “muâhât” olarak isimlendirilen bir kardeşlik tesis etmiştir...
Müslümanlar arasında ne gaibden haber veren kâhinler, ne de geleceği okuyan falcılar vardı. ..
Rasûlullâh (s.a.s), şaka ve lâtife yapmayı sever, kendisi ile şakalaşılmasından da hoşlanırdı...
Rasûlullâh (s.a.s), özellikle küçük çocuklarla şakalaşırdı. Gerçekten, bunlarla ilgili çok sayıda anı nakledilir. ..
Bir keresinde Ebû Hureyre (r.a): “Ey Allah Rasûlü! Sizin huzurunuzdayken dünya bize hiç geliyor, aklımızın ucundan bile geçmiyor...
Allah Rasûlü (s.a.s.), bazen ev halkı iyice uykuya varınca sessizce yatağından kalkar, Allah’a dua ve niyazla meşgul olmaya başlardı...
O'ndaki Allah sevgisi, ruhunu doldurmuş, daha peygamberliğine tekaddüm eden aylarda inziva hayatında iken halk O'nun için: "Muhammed Rabb'ına âşık oldu" demeye başlamıştı...