Sûfi zâhidlerden Ebû Abdullah Muhammed b. Fazl Belhî, aslen Belhli olup Semerkand’da ikamet etmiştir. Belh’ten kovulunca Semerkand’a gelmiş ve orada vefat etmiştir. Ahmed b. Hadraveyh ona: “Elindeki fırsatı kaçıranlar kimlerdir ?”diye sormuş, o da şu cevabı vermişti: “Üç şey: İlim nasip olur, faka..
Abdest, bedeni temizlemek demektir. Istılahta, dinî ibâdetleri yapmak için, elleri dirseklerle beraber yıkamak, yüzü yıkamak, başın dörtte birini mesh etmek, ayakları topuklarla beraber yıkamaktan müteşekkil bir ameliyedir. Sûfîlere göre bu temizliğin (tahâret) zahirî yönünü teşkil eder. Bu en kolay..
Ailesi tarafından kendisine “İsmâil” ismi verilmiş, şiirlerinde kullandığı “Hakkı” mahlasını diğer eserlerinde ismiyle birlikte kullandığından zamanla bu mahlas ismiyle bütünleşmiştir. İsmâil Hakkı Aydos’ta doğmuş olması sebebiyle “Aydosî”, Celvetiyye tarîkatına mensup olduğu için “Celvetî”, bir mü..
Murâkabenin hakîkati, Rakîb’i (murâkabe edeni) gözetmek ve himmetini tamamen ona çevirmektir. Başkasından ötürü herhangi bir işten sakınan bir kimseye ‘Filan adamı murâkabe edip onun tarafını gözetti’ denir. Bu murâkabeden gaye, kalbin bir durumudur. O durum, marifet çeşitlerinden birinin meyvesidir..
Adı Mehmed, lakâbı Muhyiddin, mahlâsı Üftâde olan Mehmed Muhyiddin Üftâde, 895/1490 yılında Bursa’da dünyaya gelmiştir. Babası çocuk yaşlarında iken Bursa’ya gelip Araplar Mahallesi’nde yerleşmiştir. Üftâde buradaki evlerinde dünyaya gelmiştir. “Üftâde daha ufak bir çocukken Muslihiddin Efendi adın..
Muharrem ayı, hicrî takvimin ilk ayıdır. 15 Kasım 2012 Perşembe tarihi ise Muharrem’in birinci gününe tekabül etmektedir. Yani Efendiler Efendisi’nin (s.a.s), Mekke’den Medine’ye hicretinin 1434. yıldönümü…..
Konuşmalar'dan anlaşıldığına göre Şems, 642 hicret yılı Cemaziyelahır ayının yirmi altıncı günü Konya'ya gelmiştir. (M. 48). O Mevlânâ ile ilk buluşma hakkında Eflâkî'nin verdiği bilgi ile Molla Câmi'nin Nefahat-ül-üns'de ve bizzat Makalât metninin 56'ncı sahifesindeki Arapça pasajda biraz değişik b..
Kaynağı Kur’ân ve Sünnet olan tasavvuf cereyanı, bizzat Hz. Peygamber (s.a.) ve ashâbının hayâtında zühd, hadîslerinde ise ihsân olarak ifâdesini bulmuştur. Tasavvufun Hicrî XII. Âsır’dan itibaren de bugünkü manasıyla tarîkatlar şeklinde teşkilâtlanarak İslâm memleketlerinin her tarafına nüfûz ettiğ..
Bugün tasavvuf konusunda sapla saman birbirine karıştığı, şeyhlerin sahtesi ile gerçeği yaygın bir biçimde her yanda bulunduğu için bunları birbirinden tefrik etmek zordur. Bunların doğrularını tanımak için bir takım ölçülere ihtiyaç vardır. İşte o ölçüler şunlardır: a- Ehl-i sünnet ve ve'l-cemaat ..
Buhâri ve Müslim'in, Hz. Câbir'den (r.a) rivayet ettiklerine göre, Câbir şöyle demiştir: «Resûlullah'ın (s.a.s) vefatından üç gün önce işittim ki diyor: «Hiç biriniz Allah'a hüsn-ü zan etmeden ölmesin.» İbn-i Ebî Dünya, 'Hüsn-ü Zan' konusunda aynısını rivayet etmiş ve şunu da ilâve etmiştir: «..
Günlük hayatımızda ve bilhassa namazın içinde, dualarımız arasında, topluca ve tek başına yapılabilecek bu vazifenin mahiyeti, kimlere getirilebileceği, hükmü ve önemi: "Salât" kelimesi lügatte; dua, namaz, rahmet mânâlarına geldiği gibi kendisinden türetilen bazı fiillerinde bereket mânâsı da vard..
Ebû Hüreyre (r.a) şöyle rivayet etmektedir: "Bir gün bir adam, Resulullah'ın yanında bulunduğu sırada Ebû Bekir'e geldi ve ona hakaret etmeye başladı...
Allah Teala'nın havass kullarının orucu, şu altı organı muhafaza etmekle gerçekleşir: 1. Gözü kısarak bakışta derinleşmemek. 2. Kulağı bir haramı dinlemekten, günahtan korumak ve batıl ehlinin sohbetine katılmamak. 3. Dili, kendisini ilgilendirmeyen hususlara müdahil olmaktan muhafaza etmek, söyl..
Temel inanç esasları, dinimizin özünü oluşturur. Bunlardan birini ya da birkaçını inkâr etmek kişiyi İslâmiyet’ten uzaklaştırır. Hal böyleyken Müslüman olsun ya da olmasın, bazı gerekçelerle yüce dinimizin itikadî/inanç esaslarını değiştirmeye çalışanlara şahit oluyoruz. Meselâ; kelime-i tevhîdin i..
Kötü söz gibi su-i zan da haramdır. Bu bakımdan başkasının kötülüklerini dil ile zikretmek haram olduğu gibi, müslüman hakkında içinden su-i zanda bulunmak da haramdır. Ben bundan kalbin kinini ve başkasının aleyhine kötülükle hükmetmesini kastediyorum. Kalbinden bir anda gelip geçen şeyler affedilm..