Peygamberimiz (a.s) bir gün, Kureyş müşriklerinden; Velid b. Mugîre, Ümeyye b. Halef, Ebu Cehil Amr b. Hişam'a rastlamıştı. Bunlar; kaşlarını gözlerini oynatarak, Peygamberimizle (a.s) alay ettiler. (1)..
Peygamberimiz aleyhisselâm: “Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem’de tutulan oruçtur.(1) Allah’ın, Aşura günü orucunu ondan önceki yılın günahlarına keffaret kılacağını umarım” buyurdu.(2) ..
Ramazan orucu, Peygamberimizin (s.a.s) Medine’ye hicretinin on sekizinci ayının başlarında, kıblenin Kabe tarafına çevrilişinden sonra, Şaban ayında farz kılınmıştır.(1) ..
Ramazan gecelerinde Teravih namazı kılınması Peygamberimizin (s.a.s) sünnetidir. Peygamberimiz (s.a.s) bunu: “Yüce Allah, Ramazan ayında orucu farz kıldı. Ben de, teravih namazını Müslümanlara sünnet kıldım!” buyurarak açıklamışlardır.(1)..
Bir gece; Ebu Süfyan Sahr b. Harb, Ebu Cehil Amr b. Hişam, ve Ahnes b. Şerik, birbirlerine duyurmadan, Peygamberimizin (a.s) geceleyin evinde namaz kılarken okuduğu Kur’ân-ı Kerîm’i dinlemek için gidip, her biri bir yere sindi...
Peygamberimizin ashabından bazıları, namaz kılacakları zaman Mekke vadilerine gider, namaz kıldıklarını kavim ve kabilelerinden gizli tutmak isterlerdi.(1) ..
Peygamberimiz (a.s) Taif’ten Mekke’ye dönerken, Nahle’de(1)geceleyin kalıp namaz kıldığı sırada, Nasibîn(2) cinlerinden yedisi oradan geçiyorlardı. Durdular, Peygamberimizin (a.s) okuduğu Kur’ân’ı dinlediler.(3)..
Vefâ; sözünde durma, kendini seveni unutmama, ilgiyi kesmeme gibi anlamlara gelir. Tarih, başta peygamberler olmak üzere pek çok vefâkâr insana tanıklık etmiştir. Bunlar arasında Peygamberimizin (s.a.s) mümtaz bir yeri vardır. Çünkü Cenâb-ı Hakk, kıyamete kadar gelecek olan bütün insan ve cinler iç..
Ramazan gecelerinde Teravih namazı kılınması Peygamberimizin (s.a.s) sünnetidir. Peygamberimiz (s.a.s) bunu: “Yüce Allah, Ramazan ayında orucu farz kıldı. Ben de, teravih namazını Müslümanlara sünnet kıldım!” buyurarak açıklamışlardır.(1)..
Peygamberimizin hayatını ve faaliyetlerini konu alan eserlere Siyer veya Siyer-i Nebi dendiğini biliyoruz. Birçok âlim, tarihçi ve sanatkâr son Peygamber (s.a.)in hayatını incelemiş, konu ile ilgili düşünce tespit ve yorumlarını kaleme almıştır. İlk asırlarda nesir-düzyazı olarak başlayan bu faaliye..
Sütannesi Halime Hatun yemin ederek der ki: “...[Muhammed (a.s)], sütkardeşi [Abdullah] ile birlikte evlerimizin arkasında küçük kuzu-larımızın yanında bulundukları sırada, sütkardeşi telaş ve heyecanla koşarak bize geldi. Bana ve babasına:..
Şefkat ve merhamet, Allah’ın yarattıklarına acımak, onların her zaman iyiliğini düşünmek, mutlu olmalarını istemek ve onlara sürekli yardım isteği taşımaktır. Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’inde, Peygamber Efendimiz hakkında: “(Rasûlüm!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiyâ, 21/1..
Peygamberimiz (a.s) bir gün Mescid’de otururken, bedeviye benzeyen bir adam gelip Peygamberimizin (a.s) yakınında iki rekât namaz kıldı. Namazı itinasız ve gevşek kıldı...
Kureyş kâfirleri İslâmiyet'in yayılıp kabul görmeye başladığını gördüklerinde, Peygamberimizin kabileleri olan Hâşim ve Muttalib Oğulları'ndan kimseler ile evlenmemek, alışveriş yapmamak, konuşmamak ve onlarla oturmamak üzere aralarında antlaşma imzaladılar...
Peygamberimiz’in ticârî hayat ve alışverişle ilgili bazı tavsiyelerini sıralayalım: 1. Bir müslümanın yaptığı alışveriş üzerine, diğerinin yapmaması[1], diğer bir ifade ile “bir müslümanın pazarlığı üzerine pazarlık yapmaması.”[2]..
Peygamberimiz aleyhisselam; Necran’da vazifeli bulunan Amr b. Hazm’a gönderdiği yazıda: “Kurban Bayramı namazını acele edip hemen kıldır. Ramazan Bayramı namazını ise, biraz geciktirip halka vaaz ve nasihatte bulun!” buyurmuştur.(1)..