Muridan
Eğer İnanmışsanız En Üstün Olan Sizsiniz

Eğer İnanmışsanız En Üstün Olan Sizsiniz

Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz. (Âl-i İmrân Suresi,139)

 

اَنْتُمُ الْاَعْلَوْنَ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ[1]

Yüce Allah; Âl-i İmrân Suresi 139. ayette‘İnanırsanız;  mü’min iseniz siz en üstünsünüz.’ buyuruyor. Bu zannediyorum ki Bedir Harbi’nde inmiş bir ayettir. Müslümanlar az, karşı taraf bin kişi… Yedi yüz kişide süvari… Süvari ne demek? Atı var. Peygamberimiz endişe içeresinde dua ediyor. Ayetler geliyor. ‘Üç bin melekle yardım ettim.’ Başka? ‘Beş bin melekle yardım ettim.’ Ya… Beş bin melek, üç bin melek… Cenâb-ı Allah’ın ordusuna kim güç yetirebilir? Bir melek bile olsa… Yani hiçbir melek olmasa, Allah ‘Kün’ dese bu dünya nasıl yaratmışsa öyle oluyor.

لِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ[2]

‘Allah yerin ve göğün sahibidir. Mülk O’nundur.’

 Daha henüz hicretin meydana gelmediği zamanlarda, Peygamberimiz davetine Mekke’de devam ediyordu. Peygamberlik vazifesi geldikten sonra Mekke'de on yıl boyunca insanları İslam’a davet etti. Kırk yaşından elli yaşına kadar bazen yoruldu, ıstırap çekti. Bazen üzüldü. Bazen şu oldu, bu oldu vesaire… Günlerden bir gün orada oturdu Kâbe’ye yaslandı. Bir de baktı ki az sonra üç beş tane Müslüman kan revan içeresinde gelerek, ‘Ya Resûlullah! Bıktık bu Kureyşlilerden. Bize şöyle eziyet ediyor. Böyle eziyet ediyorlar.’ dediler. Yani hatta ondan sonra اَلَا تَدْعُو لَنَاyani ‘Bize dua et, onları helak etsin yani Cenâb-ı Mevla.’  Peygamberimiz tabi çok mustarip oldu. Şöyle doğruldu ve gölgede ayağa kalkarak buyurdu ki; وَلَاكِنَّكُمْ تَسْتَعْجِلُون  ‘Siz çok acele ediyorsunuz. Dur bakalım daha işin başındasınız. Sizden öncekilere gelen eziyetler, felaketler, belalar, musibetler size gelmeden, öyle bir eliniz yağda bir eliniz balda cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz? Sizden önceki inanan kişiler inançlarından döndürülmesi için alınıyordu. Canlı canlı derileri yüzülüyordu. Sonra işte çeşitli işkenceler yapılıyordu. Demir taraklarla lime lime kıyma yapılıncaya kadar bedenleri işkence görüyordu. ‘Dön dininden.’ Dönmüyorlar. Öyle can veriyorlardı. Size böyle bir olay daha olmadı. Siz niye bu kadar şey yapıyorsunuz?’ Ondan sonra Cenâb-ı Resûlullah Efendimiz zannedersem ki yani tehitle yemin de değil de veya tehitle dedi ki: ‘Bir gün gelecek, bir kadın, tek başına San’adan Hadramevt’e kadar yola çıkacak.-yani üç bin kilometrelik bir alan gibi geliyor bana-, Allah’tan başka kimseden korkmayacak ve o yolculuğunu tamamlayacaktır.’ Peygamberimizin teşbihi, benzetmesi çok güzel; yani kurt kuzuya saldırmaz hale gelene kadar emniyetin içerisine gidecektir. وَلَاكِنَّكُمْ تَسْتَعْجِلُون‘Fakat siz çok acele ediyorsunuz.’ Şu hadisin güzelliğine bakar mısınız? Geçmiş ümmetlerden bize haber veriyor. Sonra oradaki Müslümanların başları öne eğiliyor. قَبِلْتُtamam diyor ve sabır tavsiye ediyor. Tamam, cevaplarını alıp, gidiyorlar ama bize de örnek var. Bir! Örnek, sabır… İki! Şu… Üç! Şu… Dört! Şu… Beş! Şu… Altı, yedi… Yedinciyi söyleyeyim. Peygamberimizin mucizesi… Yani böyle bir emniyet zamanı gelecek. Geldi mi? İslamiyet zaten getirdi onu. Peygamber zamanında geldi. Ama devam etti mi etti. Zaman zaman sıkıntılar oldu. Peki, hala devam ediyor mu? Bazı ülkelerde oluyor, bazı ülkelerde olmuyor. Allah Resulü böyle emniyetli zamanlar olacak buyurdu. Bu da Peygamberimizin bir mucizesi. Allah hakkımızda hayırlar versin.

 

 



[1] Âl-i İmrân;3/139

[2] Şûra;42/49

Top