Eğer basiret gözüyle baksalardı, ilmin ikiye ayrıldığını görürlerdi: Muamele ilmi ve Allah’ı ve sıfatlarını bilme yani Mükâşefe ilmi. ..
Allah’ın korudukları hariç, gurur bu zamanın tasavvuf erbabına ne kadar galiptir!..
Mehmed Akif, Birinci Dünya Harbi'nde Asım'ın neslinin kıt'a kapma oyunu oynadıklarından söz eder. Bu gençlerin kimi Galiçya'da, kimi Sina çölünde, kimi Kafkaslarda, kimi de Çanakkale'de emperyalizme karşı çağları alt üst eden bir mücadele veriyorlardı...
“Hz. Peygamber’e ‘Sana nasıl salât-ı şerife getirelim?’ diye sorulunca şu cevabı verdi: Deyiniz ki; ey Allah’ım! Kulun Muhammed’e, âline, zevcelerine ve zürriyetine, İbrahim’e, onun âline salâvat ettiğin gibi, salâvat et. İbrahim ve âline bereket yağdırdığın gibi, Muhammed’e, pâk zevcelerine ve zür..
Devamlı hasret olan vecd ile, niha-î vuslat hali yaşatan huzur, acaba birbirinin zıddı haller midir? Görünüşte öyle olmakla beraber, hakikatte vecd ile huzur, birbirine zıt ve aykırı davranışlar değildir. Tasavvufun gayesi olan huzura, vecd yolu ile ulaşmak zarûridir...
Vahhabî-Suudî isyanı, Osmanlı Devleti’ne karşı yapılmıştır. Kutsal topraklarda yapılan bu başkaldırı, hem devlet otoritesine hem de Müslümanların halifesine karşı idi...
el-Hasen İbn Ali, dayısı Hind’den şunu nakletti: “Rasulullah (s.a.v.), işaret ettiğinde bütün eliyle işaret ederdi, hayret ettiğinde elini ters çevirirdi, (konuştuğu) zaman, parmaklarını bitiştirir, sağ avucuyla, sol elinin başparmağının içine vururdu. Kızdığı zaman, kızgınlığından hemen vazgeçer v..
Vahhabîler’in ana muhalifi Osmanlı hükümetiydi. Çünkü onlar bu hükümetin yetkisine meydan okumuş ve onu bir tarafa itmişlerdi...
Tarih boyunca Hz. Peygamber’in doğum yıldönümüyle ilgili kutlamalar hemen bütün İslam ülkelerinde dinî ve sosyal hayatın önemli bir unsuru haline gelmiş, yöneticiler katında da yerine göre siyasî meşrûiyetin, yerine göre dinî kimlik ve hassasiyetin bir göstergesi olarak son derece renkli ve gösteriş..
Hz. Ali der ki: “Bedir günü, savaş şiddetlendiği zaman, Resûlullah aleyhisselama sığınmıştık. O gün, insanların en cesaretlisi ve en kahramanı o idi. ..
Arabistan uzunca bir süreden beri putperestliğe sarılmıştı. Putları kıran İbrahim Halil’in hatırası olan Kabe, üç yüz altmış putla doldurulmuştu. Bunlar arasında Hübel en büyük ilah kabul ediliyordu. Onlara göre bu putlar her çeşit iyiliğe ve kötülüğe muktedirdi. Yağmur yağdırır, evlatlar verirdi...
Bil ki, geçmiş peygamberlerin kitaplarında, insana hitap eden şu söz meşhurdur: “Ey insan! Rabbini tanımak için önce kendini tanı.” Haberlerde [hadislerde] ve eserlerde [selef-i sâlihînin sözlerinde] geldi ki: “Kendini bilen, Rabbini bilir.” ..
Sâliki, matlûba ulaştıracak olan "zikrullah"tır. Hakk Teâlâ hazretleri yollarını sâlih kullarına göstermiş, bu yollara büyük mürşidler tayin etmiştir. Böylesi tarîklerin en önemlisi olan Kâdirî yolu, bu eserde ele alınmış, sâliklerine Kâdirilikle ilgili faideli bilgiler verilmiştir...
Mal biriktirmek, Allah Teâlâ için, O’nun yolunda, mal O’nun rızasına uygun olduğu sürece tevekkülün sıhhatine zarar vermez. Nefsanî arzular ve hevâ uğruna biriktirilen mal ise tevekküle zarar verir...
Tarikat-ı Aliye-i Kadiriyye tertemiz, berrak bir denizdir. Bu denizde pislik asla barınamaz. Deniz pislik kabul etmez...