Muridan
Göremediler!

Göremediler!

“Bilmiyorum, benim bu hususta bir bilgim yok! Ben onun üzerinde gözcü değilim. Siz ona çıkıp gitmesini emrettiniz. ‘Bizden ayrıl, git!’ dediniz. O da çıkıp gitti” dedi.

Peygamberimizin (a.s) Kapısı Önünde Toplanan Müşriklerden Bazıları

Hicret gecesinde, Peygamberimizin (a.s) evinin önünde toplanan gözetleyici müşrikler arasında:

Ebu Cehil Amr b. Hişam, Hâkim b. Ebi’l-Âs, Ukbe b. Ebi Muayt, Nadr b. Haris, Ümeyye b. Halef, İbnü’l-Gaytala, Zem’a b. Esved, Tuayme b. Adiyy, Ebu Leheb, Übeyyb. Halef, Nübeyh b. Haccac, Münebbih b. Haccac da vardı.

Ebu Cehil, yanındakilere:

“Muhammed’in iddiasına göre; siz Müslüman olur, kendisine uyarsanız, Araplara ve Arap olmayan­lara hâkim olacakmışsınız!

Ölümünüzden sonra, diriltilecekmişsiniz!

Sizin için, Ürdün bahçeleri gibi bahçeler olacakmış!

Eğer dediğini yapmazsanız, kendisi için sizin öldürüleceğiniz muhakkakmış?

Öldükten sonra da, diriltilecekmişsiniz ve sizin için, içinde sizi yakacak bir ateş (Cehennem) ola­cakmış!” diyerek alay etti.

 

Peygamberimizin (a.s) Müşriklerin Başlarına Toprak Saçarak Aralarından Geçip Gidişi

Peygamberimiz (a.s) dışarıda kendisini gözetleyen müşriklerin yanına çıktı.

Eline yerden bir avuç toprak aldı ve Ebu Cehil’e:

“Onu ben söylüyorum! Bana inanmayarak öldürüldükten sonra cehennemde yanacak olanlardan birisi de sensin!” buyurdu ve elindeki toprağı onların başlarına saçtı.

Saçılan topraktan, başına isabet etmeyen kimse kalmadı.

Yüce Allah onların gözlerini aldı. Onlar Peygamberimizi (a.s) göremediler.

Peygamberimiz, onların aralarından geçip giderken, Yâsîn sûresinin başından on âyet okudu.

Sonra da, gitmek istediği yere yöneldi.

Müşriklerle birlikte bulunmayan bir kimse, müşriklerin yanlarına gelip, onlara:

“Siz burada neyi bekliyorsunuz?” diye sordu.

Onlar:

“Muhammed’i bekliyoruz!” dediler.

Adam:

“Allah sizi umduğunuza erdirmesin!

Vallahi, Muhammed yanınıza çıkmış, sonra da, sizden, başına toprak saçmadık kimse bırakmayıp işine gitmiş! Siz kendinize yapılan şeyi görmüyor musunuz?” dedi.

Müşriklerden her biri elini başının üzerine sürdü, bir de ne görsün: Üzerlerine toprak saçılmış!

Sonra, içeriye bakıp, Peygamberimizin (a.s) döşeğinin üzerinde Hz. Ali’nin Peygamberimizin (a.s) abasına bürünmüş olduğunu gördükleri zaman:

“Vallahi, işte Muhammed! Abasının içinde uyuyor.” dediler.

Öylece, sabaha kadar beklemekten geri durmadılar.

Hz. Ali, sabah namazı için döşekten kalkınca hemen üzerine yürüdüler.

Bir de ne görsünler? Karşılarındaki Hz. Ali!

Kendi kendilerine:

“Vallahi, adamın bize söylediği doğru imiş!” dediler.

Kureyş müşrikleri, Hz. Ali’ye:

“Nerede şu sahibin? Nerede amcanın oğlu?” dediler.

Hz. Ali:

“Bilmiyorum, benim bu hususta bir bilgim yok! Ben onun üzerinde gözcü değilim.

Siz ona çıkıp gitmesini emrettiniz. ‘Bizden ayrıl, git!’ dediniz. O da çıkıp gitti” dedi.

Bunun üzerine, müşrikler Hz. Ali’yi azarladılar ve tartakladılar; Kabe Mescidine götürüp bir süre hapsettikten sonra, bıraktılar.

 

M. Âsım Köksal, İslâm Tarihi, Mekke Devri, II, 336-338.

Top