Ümmü Haram binti Milhan (r.anhâ), halk arasında "Hala Sultan" adıyla meşhur, şecaat sâhibi kahraman bir İslâm kadınıdır. O, bi'setten önce Medine'de doğdu. Hazrec kabilesinin Benî Neccar koluna mensuptur. Babası; Milhan bin Hâlid, annesi Müleyke binti Mâlik'tir. Asıl adı bilinememektedir. Ümmü Ha..
Said b. Mensur’un bildirdiğine göre, Halid b. Velid şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (s.a.s) umre yaptığı sırada başını tıraş etti. İnsanlar onun saçını almak için birbirine yarışmaya başladılar. Ben herkesten önce onun perçeminden kesilen saçı aldım ve şu takkemin içine koydum. Bu takke benimle olduğ..
Hz. Peygamber’in zevceleri, mü’minlerin anneleridir. Bu husus, Kur’ân-ı Kerim’de şöyle belirtilir: “Mü’minlerin, Peygamberi kendi nefislerinden çok sevmeleri gerekir. O’nun eşleri, mü’minlerin anneleridir...”[Ahzâb, 33/6]..
Her milletin, her topluluğun, her dinin kendine mahsus şiar ve sembolleri vardır. İslâm’ın şiarlarından biri de “Kıble” dir...
Ebû Hüreyre (r.a) şöyle rivayet etmektedir: "Bir gün bir adam, Resulullah'ın yanında bulunduğu sırada Ebû Bekir'e geldi ve ona hakaret etmeye başladı...
Sümâme, Peygamberimize suikast yapmayı planlayan birisiydi. Bu sebeple Efendimiz (a.s), onun hakkında yakalama emri vermişti. Sonunda, Medine civarından geçerken nöbetçiler tarafından yakalandı ve Mescid-i Nebî'nin direklerinden birine bağlandı. Üç gün burada hapsedildi...
Emînü'l-Ümme lâkabıyla anılan, ilk müslümanlardan ve aşere-i mübeşşereden olan sahâbî. Asıl adı Amir b. Abdullah b. el-Cerrâh'tır. Kureyş kabîlesinin Fihroğulları'ndandır. Nesebi, Rasûlullah'ın nesebiyle dedelerinden Fihr'de birleşir...
Peygamber Efendimiz (s.a.s), kaynaklardan öğrendiğimize göre sadece iki sahabîye "Anam-babam sana feda olsun" iltifatını buyurmuştur. Bunlardan birisi Sa'd b. Ebî Vakkâs (r.a)'tır. Diğeri ise Zübeyr b. Avvâm (r.a)'dır...
Hz Ömer (r.a.) devrinde Bizanslılarla yapılan muharebede birçok Müslümanla birlikte esir düşmüştü. Bizanslılar, ellerine geçirdikleri esirlere önce Hiristiyanlık telkini yapar, kabul ettiği takdirde serbest bırakırlar, aksi halde çeşitli işkencelerle öldürürlerdi...
Peygamber Efendimiz (s.a.s), başına gelen birbirinden çetin ibtilâları büyük bir olgunlukla karşılamış; çizgisini, moral ve motivasyonunu asla kaybetmemiştir. Peki, bu kadar sıkıntı, tasa, imtihan içerisinde nasıl oluyordu da o mübarek çehresinden tebessüm hiç eksik olmuyordu! Her şeyden önce O’nu..