Nefsâni hazlardan vazgeçip rûhâni hazların deryasına dalmak isteyen... Kuru iddiaları terk eyleyip, cân u gönülden ihlâsa sarılan...
Kötülüğün zehrinden kaçıp; iyiliğin balına, şekerine talib olan... Batılı yere batırıp, Hakkı başı üzerine almak isteyen... Nefsini kibr u gururdan, tevâzuya sevkeden... Benliğini ilahlık iddiasından men edip, kulluk nûruyla süsleyen...
Şeytana kulak tıkayıp, Rahmân’a kulak veren... Ahlaksızlığa sırt çevirip, en güzel ahlâka yönelen... Dünya için ağlamaktansa, Hak için çalışıp tebessüm eden... Boş sözlerden kaçınıp, diline zikir ile ziynet veren... Allah’ın düşmanlarına buğz edip, Allah’ın (c.c) dostlarını seven... Nefsini yok edip, Rabbini bilen... Hakk kelâmına sarılıp, gözyaşları döken... Hakk’ın Habîbine (s.a.s) salâtu selam getirmekle ferahlayan... Garipleri gözetip; fakirleri kollayan... Gündüzleri sevinçli, geceleri cürmüne ağlayan... Cehennemden korkup kaçınan, cennetleri arzulayan...
Sağ elinin verdiğini, sol eli duymayan... “Desinler” diye değil, “Allah bilsin” diye amel eden... Din kardeşlerini seven, fayda vermek için çalışan... İ‘lây-ı Kelimetullâh için rahatını terk eden... Hakk’ı hak bilip, bâtıldan uzak olan:
KİMSE YOK MU?