Muridan
O halde Rabbin için namaz kıl, kurban kes

O halde Rabbin için namaz kıl, kurban kes

Kurban Bayramı'nın dinimizde ayrı bir yeri vardır. Hacc günlerinin hemen peşinden, kurban kesilerek bayram yapılışı çok mânidardır. “Eyyâm-ı nahr” denilen bu günlerde, hâli vakti yerinde olan her müslüman, Cenâb-ı Allah’ın (c.c) rızası için kurban keser. İslâm ölçüleri içerisinde, bayramını bayram yapmaya çalışır. Kurban bütün peygamberlerde var olan bir ibadettir. “Ben iki kurbanlık babanın oğluyum” diyen Peygamberimize kadar yapıla gelmiştir. İlahî dinlerin emrettiği ölçülerden sapmalar olmuş, iş gösterişe, mücerret kan akıtmaya, kanı Kâbe duvarına sürülmeye kadar vardırılmıştır. Kurban kesmek bu değildir. Cenâb-ı Allah (c.c): “Sizin kestiğiniz hayvanların ne etleri ne kanları Allah’a ulaşıcı değildir. Ancak sizin takvanız O’na ulaşır” buyuruyor. Durum bu olduğuna göre her müslüman yaptığı her ibadetinde takva unsurunu ön plana almalı, niyetinde samimiyetten ayrılmamalıdır.

Kurbanın, Hanefilere göre vacip oluşu veya diğer mezheblere göre yerine getirilmesi gerekli bir emir oluşu hafife alınamaz.

“Hali vakti yerinde olduğu halde kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza yaklaşmasın” emrini veren bir Peygamber (s.a.s), vefatlarına yakın ömrünün her senesine mukabil tam altmış üç deve kurban etmiştir. Bunların otuza yakınını bizzat kendi elleriyle gerçekleştirmiş, kendi yorulduğu için de kalanını Hz. Ali kesmiştir. Altmış dördüncü kurbanı da, kıyamete kadar ümmetinden gelip de imkân bulup kesemeyenler için kesmiştir.

Bunlar mü’minler için büyük mutluluklardır. Cenâb-ı Allah, Peygamberimize;

“Muhakkak ki biz sana Kevser’i verdik. O halde Rabbin için namaz kıl, kurban kes” buyuruyor. Kim ne derse desin, burada namaz ile kurbanın yan yana emredilmesine dikkat edilmelidir. Namazdan kasıt sadece kurban bayramı namazı değildir. Ömür boyu beş vakit namazdır.

Öyle ya da böyle namazı ve kurbanı küçümseyenler hafife alanlar vardır. “Din; Allah için, Rasulü için ve tüm mü’minler için nasihatten ibarettir” buyuran bir Peygamberin bu mesajını ihlâs sahibi gerçek din âlimleri her duymayan kulağa usulüne uygun olarak duyurmalıdır. O bize iki şey bırakmıştır. Bu iki şeye sımsıkı sarıldığımız zaman katiyen doğru yoldan sapmayız. Benimsemeyenler, ucundan tutanlar hem kendileri sapıtırlar, hem de başkalarını saptırırlar.

Bayramınızı tebrik ediyorum. Bütün müslümanlara ve bütün insanlara hayırlar getirmesini Cenâb-ı Allah’tan temenni ediyorum.

 

*Abdullah DEMİRCİOĞLU

Top