Muridan
Aşura Nedir? Aşura Gününde Neler Oldu?

Aşura Nedir? Aşura Gününde Neler Oldu?

Geçtiğimiz hafta Hicri yılbaşı ile birlikte içinde bulunmaya başladığımız Muharrem ayı hem Hicri takvimin ilk ayı olması hem de Aşura günü dolayısıyla inananlar için farklı anlamlara sahip olan aylardan. Muharrem dolayısıyla da Müslüman halkın gündelik hayatında yavaş yavaş kıpırdanmalar hissedilmeye başlandı.

 
Aşura'nın yüklendiği veya kendisine yüklenilen anlamlar ise oldukça zengin. Günümüzde de gelenekleri tüm canlılığıyla devamlılığını koruyan Aşura'nın tarihçesi de kadim zamanlara dayanıyor.
 
Aşura Nedir?
 
Hicri takvime göre Muharrem ayının onuncu günü Aşura günüdür. Kelimenin de Arapça'da on sayısıyla aynı yani "aşr" kökünden geldiği bilinmektedir. İslam öncesi dönemden itibaren de birçok din ve inanç tarafından bu güne özel bir önem atfedilegelmiştir; çünkü tarih boyunca;
 
Cennetten yeryüzüne indirilen Hz. Adem'in tevbesinin bu günde kabul edildiği
Hz. Nuh'un gemisinin bu günde Cudi dağına oturduğu ve müminlerin bu günde kurtulduğu
Hz. Musa ve kavminin Aşura gününde Firavun'un zulmünden kurtulduğu
Hz. İsa ve Hz. Musa'nın bu günde doğduğu
Hz. Yunus'un balığın karnından Aşura günü kurtulduğu
Hz. Süleyman'a güç ve mülkün bugünde verildiği
gibi birçok önemli olayın bu günde meydana geldiğine inanılmaktaydı.
 
Aşura'da Oruç
 
Yahudiler Hz. Musa'nın Aşura gününde Firavun'un zulmünden kurtulduğu için bugünü oruç tutarak geçirmektedirler. İslam öncesi Arap toplumunda da Aşura gününde oruç tutulurdu ve Hz. Peygamber'in de Ramazan orucu farz kılınana kadar Aşura orucuna devam ettiği ve çevresindekilere de bunu emrettiği sahih rivayetlerle bilinmektedir.
 
Ramazan orucu farz kılındıktan sonra ise Hz. Peygamber'in bu konudaki uygulaması değişmiştir. Bir hadiste "Aşura cahiliye devri insanlarının oruç tuttuğu bir gündü. Fakat Ramazan orucu farz kılınınca Rasûlullah'a Aşura konusu sorulmuş, O da 'Aşura Allah'ın günlerinden bir gündür, dileyen bu günde oruç tutsun, dileyen tutmasın' buyurmuştur."  şeklinde tavsiyesi ifade edilmektedir.
 
Ramazan orucu farz kılındıktan sonra Allah Rasûlü Aşura orucuna bir müddet ara verse de daha sonraları zaman zaman bugünde oruç tuttuğu güvenilir kaynaklarca bildirilmekte. Ancak bu oruç hakkında Hz. Peygamber'in önemli bir vurgusu vardır; Yahudileri taklit etmemek ve hurafelerin dine girmesini engellemek için sadece Muharrem'in onuncu günü değil, dokuz, on ve on birinci günlerinde peş peşe oruç tutulmalıdır.
 
İslam Tarihinde Acı Bir Gün: Kerbela
 
İslam tarihinin en acı olaylarından ve yüzyıllardır Müslümanların matem tutmalarına sebep olan Kerbela olayı da 10 Muharrem (H. 61 / M. 1 Ekim 680), yani Aşura gününde meydana gelmiştir. Sonraları özellikle Şia tarafından büyük bir yas günü olarak anılmaya başlamıştır Aşura.
 
Hz. Peygamber'in torunu Hz. Hüseyin'in beraberindekilerle birlikte Kufe şehri yakınlarında şehit edildiği Kerbela olayı, zamanla Aşura gününe farklı anlamlar da katmıştır. Şimdiye dek hep "şükür" günü olarak anılan Aşura (Hz. Musa'nın kurtulması ve Hz. Nuh'ın gemisinin Cudi Dağına oturması vb. sebeplerle) artık bir matem günü olarak anılacaktır.
 
Yaşanan acı olaylar İslam tarihindeki siyasi mezhepleşmelerin itikadi boyuta taşınmasına da sebep olacak ve gerek Şia gerekse Emeviler tarafından günün manevi anlamlarından ziyade siyasal amaçlar göz önünde bulundurulacaktır.
 
Aşura Aşı ve Osmanlı'da Aşura
 
Anadolu ve Osmanlı halklarının gündelik hayatlarında Aşura, tıpkı bugün de olduğu gibi oldukça önemli bir yere sahipti. Müstehap olarak hükmedilen Aşura orucunun tutulduğu bugünlerde halk tarafından sürdürülmekte olan bir başka gelenek de bugün tatlı olarak isimlendirilen Aşura aşının pişirilip dağıtılmasıdır.
 
Çok eskilerden beri devam etmekte olan Aşura pişirme geleneği Anadolu'da daha çok esnaf teşkilatlarının büyük organizasyonlarıyla toplu bir şekilde yerine getirilirdi.
 
İstanbul'da ise diğer birçok uygulamada olduğu gibi Saray bu konuda öncüdür ve Saltanat mutfağında devasa kazanlarda günler öncesinden başlayan hazırlıklar eşliğinde aşura pişirilirdi. Hazırlanan aşuradan ilk olarak özel bir törenle padişaha, harem halkına sunulması, sonra devlet ileri gelenlerine ve imaretlere dağıtılması adetti.
 
Asıl büyük dağıtım ise dualar eşliğinde halka yapılırdı. Saray mutfağında çok sayıda büyük kazanda pişirilen (19. yüzyılda bu kazan sayısı 60 civarındadır, pişirilen Aşura'nın miktarı da tonlarla ancak ifade edilebilmektedir) Talimhane Meydanı'na sıra sıra dizildikten sonra Matbah-ı Amire imamı dua ederdi. Ardından "âmin" diyen halka parmaklıklı kapılar açılır, her kazanın önünde kuyruklar oluşur ve beraberinde getirdikleri kaplara Aşura doldurulurdu.

Top